Deniz Biyolojik Terimleri -I

I [son güncelleme 09 Temmuz 2008]
ib. (abrev.) [ibidem, ibid.] ® ibid. 
ibid. (abbrev.) [ibidem, ib.] Aynı yerde. Aynı yazar.
ICE FISHES [buz balıkları] İngilizcede buz balıkları adıyla anılan balıklar ışınlıyüzgeçliler (Actinopterygii) sınıfı, levreksiler (Perciformes) takımı Notothenioidei alt ailesinde Channichthyidae ailesi ve yine ışınlıyüzgeçliler (Actinopterygii) sınıfı Osmeriformes takımı Salangidae ailesinde yer almaktadırlar. Salangidae ailesi 6 cinste 20 türü barındırmaktadır. Bunlar yarı saydam olup tatlı ve acısuda yaşayan yukarıgöçer (anadrom) balıklardır. Burada özellikle üzerinde durulmak istenenler ise Channichthyidae ailesinden 11 cinste, bilinen 15 türü olan ve daha çok Güney Kutup bölgesinin soğuk sularında yaşayan kanı renksiz balıklardır. Bu balıkların kanlarında kana kırmızı renk veren hemoglobin bulunmaz ve ya da işlevsiz (ölmüş) alyuvarlar (eritrositler) bulunur. Metabolizmaları doğrudan deri yoluyla alınan oksijene dayanır. Soğuk suda, oksijenin daha çok çözünmesi bu aşırı uç koşullarda homoglobinsiz yaşamı olası kılmış bir uyum olarak öne çıkmaktadır. Channichthyidae ailesi bireyleri omurgalılar içerisinde bilinen homoglobinsiz tek canlı grubudur. Güney Kutbunda yaşayan bu balıklara homoglobinin olmayışı sonucu açık olan renkleri nedeniyle de ayrıca beyaz balık(lar) da denmektedir. Kutup bölgesi doğal olarak diğer denizel kesimlerden daha soğuktur. Suların tuz ihtiva etmesi buz oluşumunun 0 oC?den daha düşük sıcaklıkta başlamasına neden olur. Bu ise suda yaşayan balıkların (canlıların) aşırı soğuması ve kanlarının donma sıcaklığının 1 oC altında buz kristali oluşturarak akışkanlığının çok azalmasına ve sonuçta donmaya yol açar. Ancak bu bölgede yaşayan canlılar örneğin -1.8 oC?de donmamaktadırlar. Bazılarının donabilmesi için sıcaklıklarının  eksi 2.2 oC?ye düşmesi gerekmektedir. Karşılaştırma amacıyla verilecek olursa tropik kuşaktaki balıklar -0.8 oC?de donarlar. Buz balıklarının bu donmama başarısı vücutlarında ürettikleri bir cins antifriz?in (glikopeptit?in) vücut dışına böbrekler üzerinden atılmadan ve yeniden üretimine gerek kalmadan kullanılması ve vücuda buz kristali girişinin engellenmesinde yatmaktadır. Diğer yandan buz balıkları içerisinde tabanda (demersal) ve farklı derinlikte yaşanlar ile yüzücü (pelajik) olanlar da vardır. Yüzücü (pelajik) olanlar eneji harcamasını en aza indirmek için kemik yapılarını azaltıp buna karşın kıkırdak ve yağı (trigliserit) artırarak suyun kaldırma gücünü kendi çıkarlarına kullanmışlardır. Tabanda yaşayan buz balıkları ile yüzücüler (pelajikler) arasındaki fark da buradan kaynaklanmaktadır. Buz balık-larında farklı derinlikte yaşamayı seçmiş olanlar şunlardır: Trematomus nicolai, Trematomus bernacchii, Trematomus loennbergii, Gymnodraco acuticeps tabanda ama farklı derinlikte; Dissostichus mawsoni, Pleuragramma antarcticum ve Pagothenia borchgrevinki yukarıya (ortasuya) yerleşmişlerdir.
ICHTHYO- (prefix) [ihtiyo-] Balıklara ait.
ICHTHYOACANTHOTOXIN [ihtiyoakanthotoksin] Balık ağısı (zehiri). Balıkların ürettiği ağı (zehir).
ICHTHYOCIDE [balıkkıran, balıköldüren, ihtiyosid] Balıkları öldüren madde. Örnek; retenon.
ICHTHYODONT [ihtiyodont] Fosil balık dişi.
ICHTHYO-FAUNA [ihtiyofauna] 1- Balıkları içeren fauna.
ICHTHYOFAUNA [ihtiyofauna] 2- Bir bölgedeki balık türleri ve yaşamı.
ICHTHYOHEMOTOXIC FISHES [ihtiyohemotoksik balıklar] Kanı ağılı (zehirli) olan balıklar. Örnek; Anguillidae, Congridae, Muraenidae ve Ophichthidae ailesi fertlerinin çoğu yenilebilir olmasına rağmen taze kanlarının yutulması, zararlıdır.
ICHTHYOLITE [ihtiyolit] Balığın tümü ya da bir parçasının fosili.
ICHTHYOLOGIST [ihtiyolog] Balığı inceleyen kişi.
ICHTHYOLOGY [balıkbilimi, ihtiyoloji] Zoolojinin balıkları inceleyen bilim dalıdır. Balıkların hayat hikayeleri, sistematiği, taksonomisi, anatomisi, coğrafi dağılımları ve ekolojisi bu bilim dalının ilgi alanına girer. Mesleki balıkçılık ve stoklarının incelenmesi genellikle ihtiyolojiye dahil edilmez.
ICHTHYOMORPHIC [balık şekilli, ihtiyomorfik].
ICHTHYONEUSTON [ihtiyonöston] Nöston?un balık kısmı. Balık yumurta ve larvası.
ICHTHYOOTOXIC FISHES [ihtiyootoksik balıklar] Yumurtalık ve erbezlerinde ağı (zehir) üreten balıklar. Kasları ve diğer kısımları yenilebilir. Ağı üretimi ile yumurtalık-erbezi çalışması arasında tanımlanmış bir ilişki vardır. En tehlikeli cinsler Barbus, Schizothorax, Tinca (Cyprinidae) ve Stichaeus (Stichaeidae) ailesindendir.
ICHTHYOPHAGY [ihtiyofaj] Balık tüketen.
ICHTHYOPHOBIA [ihtiyofobi] Balıklardan korkma.
ICHTHYOPHTHIRA [ihtiyofthira] Balık paraziti olan canlılar (kökayaklılar- Copepoda, kabuklular-Crustacea).
ICHTHYOPLANKTON [ihtiyoplankton] Balık yumurta ve larvaları. Plankton ağından savuşamayan balık yumurta ve larvaları ile küçük yavruları.
ICHTHYOPTERYGIUM [ihtiyopterigyum] Balıkların hareketiyle ilgili sırt (dorsal), yağ (adipose), kuyruk (caudal), dışkıl (anal), karın (pelvic-ventral) ve göğüs (pectoral) yüzgeçler.
ICHTHYOTHERAPY [ihtiyoterapi] Bazı sazangil ailesi bireylerinin hastalıkların iyileştirilmesinde kullanılması. Sivas?ın sıcak kaynak sularında yaşayan Garra rufa ve Cyprinion macrostomum?un sedef hastalığını (psoriasis) deri parçalarını ısırarak toplayıp iyileştirdiği söylemi.
ICHTHYOTOXICOLOGY [ihtiyotoksikoloji] Balıklarda bulunan ağıları (zehirleri), bunların etkileri ve tanısı ile ağıkırıcılarını (panzehirini-antidotlarını) ele alan inceleme alanı.
-ICIDE (soffix) [-isid] X-kıran. Örnek; inzektisid (insectiside)-böcekkıran.
ICING [buzlama] Sıcaklığı 0 ile -0.5 derecede tutmak için balıkların buzlanması. Bunun için önemli bir teknoloji geliştirilmiştir.
ICZN (abbrev.) [Uluslararası Zoolojik İsimlendirme Komisyonu] International Commission on Zoological Nomenclature.
IDENTIFICATION [tanımlama] Daha önce oluşturulmuş bilimsel sınıflandırma ölçütlerini kullanarak bir balığın yerini (tür düzeyine kadar) belirlemek.
IDENTIFICATION KEY [tanımlama anahtarı] Bir balığın bilimsel adını bulmada kullanılan seçenekli özellikler listesi.
IDIOTHERMOUS [homoiotermik] ® Homoeothermic.
-IFORM (suffix) [x-şeklinde] Örnek; fusiform (fusiform)-iğ şeklinde.
IHN (abbrev.) [bulaşıcı kan kangreni] ® Infectious Haematopoietic Necrosis (IHN).
IMMACULATE [lekesiz] Vücutda renkli nokta, benek, şekil bulunmaması. Beyaz ya da renksiz anlamında.
IMMATURE [olgunlaşmamış] Eşeysel (cinsi) olgunluğa ulaşmamış.
IMMUNITY [bağışıklık] Mikroplara ya da bunların oluşturduğu maddelere karşı mevcut ya da sonradan kazanılmış dayanıklılık, direnç.
IMO (abbrev.) [Uluslararası Denizcilik Teşkilatı] International Maritime Organization (IMO).
IMPAIRMENT [bozulma] Bir kaynak, ortam ya da olayın kalitesinin azalması, kirlenmesine denir.
IMPERIAL BLACKFISH [?]® Schedophilus ovalis.
IMPERIAL SCALDFISH [küçük pisi, imparatorpisi] ® Arnoglossus imperialis.
IMPERMEABLE [geçirimsiz] Madde ve sıvının geçmesine izin vermeyen.
IMPORTANT STORMS [önemli fırtınalar] ® Stormy weather (fırtınalı günler).
IMPURITY [katışık] Bir maddenin içerisinde az miktarda başka maddenin bulunması. Gümüş içerisinde kurşun, altın içerisinde bakır bulunması gibi kirlilik.
IN SITU (in situ) [yerinde, in situ] Sahada.
IN VITRO (in vitro) [içeride, in vitro] Laboratuvarda.
IN VIVO (in vivo) [canlı, in vivo].
INC SAC [mürekkep kesesi] Kafadanbacaklılarda koruma amaçılı olarak kaçarken suya püskürtülen (salınan) koyu renk maddesini taşıyan kese.
INCIDENTAL ALLOWANCE [rastlantısal izin] Balığın rastlantısal, kazaen ya da istenmeden avlanmasına izin veren düzenleme.
INCIDENTAL CATCH [yan av, rastlantısal av, tesadüfi av] ®By catch.
INCISE [yarık] Doku yüzeyinin hassas, dar, düz ya da kavisli, uzun ya da kısa yarılması.
INCISOR [kesici öndiş, insizor] Genellikle ağzın ön kısmında yer alan yassı, kesici öndiş. Örnek; Sparidae ailesinin Sargus ve Charax cinsleri.
INCOGNITO BLENNY [horozbina] ® Parablennius incognitos.
INCUBATION [kuluçka süresi, inkübasyon].
INCUBATION CHANNEL [kuluçka kanalı] Balık yumurtalarının kuluçka döneminde su yatağında oluşturulmuş insan yapısı kanal.
INCUBATOR [kuluçka] Balık yumurtalarının açılmasına kadar geçen evrede kullanılan alet.
INDEX [gösterge, indeks] Üs, işaret.
INDEX FISHING [gösterge avcılığı] Tekbiçim bir av aracı ile örnekleme yapılarak populasyondaki yaş grubu miktarlarındaki değişikliklerin belirlenmesidir. Benzer şekilde stoklar ve türler arası değişmelerin belirlenmesi de gösterge avcılığı içerisinde yer alır.
INDEX OF ABUNDANCE [bolluk göstergesi] ® Abundance index.
INDEX OF DISSIMILARITY [benzemezlik göstergesi] id = 1-S (1 eksi benzerlik göstergesi). ® Index of similarity (benzerlik göstergesi). ® Index of species diversity (tür çeşitliliği göstergesi). ® Community analysis (topluluk çözümlemesi). ® Index of species richness (tür zenginliği göstergesi). ® Evennes index (eşitlik göstergesi). ® Index of dominance (baskınlık göstergesi). ® Shannon index (Shannon göstergesi).
INDEX OF DOMINANCE [baskınlık göstergesi]   c= å (ni/N)2 ?dir. Burada; ni = Her türün önemsellik değeri (tür sayısı, biyokitle yada üretim vs); N = Önemsellik toplamı (örneğin toplam tür sayısıdır). ® Index of dissimilarity (benzemezlik göstergesi). ® Index of similarity (benzerlik göstergesi). ® Index of species diversity (tür çeşitliliği göstergesi). ® Community analysis (topluluk çözümlemesi). ® Index of species richness (tür zenginliği göstergesi). ® Evennes index (eşitlik göstergesi). 
INDEX OF SIMILARITY [benzerlik göstergesi] S= 2C/(A+B) ?dir. Burada; A = A örneğindeki tür sayısı; B = B örneğindeki tür sayısı; C = Her iki örnekte ortak olan tür sayısıdır. ® Index of dissimilarity (benzemezlik göstergesi). ® Index of species diversity (tür çeşitliliği göstergesi). ® Community analysis (topluluk çözümlemesi). ® Index of species richness (tür zenginliği göstergesi). ® Evennes index (eşitlik göstergesi). ® Index of dominance (baskınlık göstergesi). ® Shannon index (Shannon göstergesi).
INDEX OF SPECIES DIVERSITY [tür çeşitliliği göstergesi] Bu göstergeyi iki kısımda vermek mümkündür. Biri tür zenginliği (species richness) diğeri eşitlik (evenness) göstergesidir. ® Index of dissimilarity (benzemezlik göstergesi). ® Index of similarity (benzerlik göstergesi). ® Community analysis (topluluk çözümlemesi). ® Index of species richness (tür zenginliği göstergesi). ® Evennes index (eşitlik göstergesi). ® Index of dominance (baskınlık göstergesi). ® Shannon index (Shannon göstergesi).
INDEX OF SPECIES RICHNESS [tür zenginliği göstergesi] d1 = (S-1)/log N ve d2 = SÖ (N) ?dir. Burada; S = Tür sayısı ve N = Birey sayıdır. ® Index of dissimilarity (benzemezlik göstergesi). ® Index of similarity (benzerlik göstergesi). ® Index of species diversity (tür çeşitliliği göstergesi). ® Community analysis (topluluk çözümlemesi). ® Evennes index (eşitlik göstergesi). ® Index of dominance (baskınlık göstergesi). ® Shannon index (Shannon göstergesi).
INDIAN MACKEREL [Hint uskumrusu] ® Rastrelliger kanagurta.
INDICATOR SPECIES (CHARACTERISTIC SPECIES) [belirteç tür] 1- Özel dayanıklılık ya da hassasiyet nedeniyle belirli ortam koşullarında sıkça ya da nadiren rastlanan tür(ler).  Çevresel koşullara duyarlı olan ve bu nedenle de çevre kalitesinin tahmininde kullanılabilen tür.
INDICATOR SPECIES (CHARACTERISTIC SPECIES) [belirteç tür] 2- Ekosistemin genel durumu ile ekosistemdeki diğer türlerin durumları hakkında bilgi veren hassas balık türü. Türün çevresel koşullara duyarlı olması nedeniyle varlığı/yokluğu ile azlığı/çokluğu genel çevre kalitesi hakkında bilgi edinilmesini sağlayabilmektedir.
INDICATOR SPECIES (CHARACTERISTIC SPECIES) [belirteç tür] 3- Kendileri zararsız olup balık ürünlerinde hastalık yapıcıların bulunup bulunmadığının kontrol edildiği mikro-organizma ya da mikro-organizmalar. Zararsız mikro-organizmaların belirlenmesi hastalık yapıcıların belirlenmesinden daha kolaydır.
INDIGENOUS [yerli] Baştan beri orda olan, yerli.
INDIRECT METHOD [dolaylı yöntem] Balıkçılığa bağlı (av, çaba, yaş dağılımı vb) verilerle stok tespiti yöntemi.
INDIVIDUAL [birey] Aynı türe ait canlılardan bir tanesi.
INDIVIDUAL FISHING QUOTA [bireysel kota, bireysel balıkçılık kotası] ® Individual quota (bireysel kota).
INDIVIDUAL NON-TRANSFERABLE QUOTA [aktarılamayan bireysel kota] Balıkçıya (bireye) ya da şirkete verilen toplam avlayabileceği balık miktarıdır (kotasıdır). Bu kota uzun süreli hak elde etme değildir ve başkasına devredilemez.
INDIVIDUAL QUOTA [bireysel kota] İzin verilebilir toplam av miktarının (TAC) belirli bir yüzdesinin birey, tekne ve ya da sayısı sınırlı şirkete verilmesidir. Şirketlere ve teknelerine verilen kota girişimci kotası olarak adlandırılır. Bireysel kota, kaynağın ortak kullanımı ve kaynağı sahiplenmeyi teşvik ettiği için stoku koruyucu işlev görür. Ayrıca harcamaların azaltılması ile kaliteli ürüne yönelmeyi sağlar.
INDIVIDUAL TRANSFERABLE QUOTA (ITQ) [aktarılabilen bireysel kota (ABK)] Balıkçıya (bireye), tekne sahibine ya da şirkete verilen, satılabilen ya da devredilebilen toplam avlayabileceği balık miktarı (kotası) hakkıdır. Bu uygulama filonun çalışmasını etkinleştirir. Bir kısım balıkçının hakkını devrederek ya da satarak filonun azaltılmasını yani kısaca var olan gizilgücün (potansiyelin) akılcı kullanımını sağlayabilir. Devletin filoyu azaltma yönündeki etkisi bu yolla azalabilir. Ancak zengin balıkçılar kazanırken zayıf olanlar yok olur.
INDUCED SPAWNING [tetiklenmiş yumurtlama] Yapay uyarılardan olan örneğin ışık rejimi, tuzluluk, sıcaklık vb?nin değiştirilmesi sonucu yumurtlatma.
INDUSTRIAL FISHERY [endüstriyel balıkçılık] 1- Avın endüstri ham maddesi olarak da kullanıldığı büyük ölçekli balıkçılık faaliyetidir.
INDUSTRIAL FISHERY [endüstri balıkçılığı] 2- İnsan tüketimi için değil başka amaçlar için (yem, gübre, yağ vs) yapılayan balıkçılık. Beslenme zincirinin temelini oluşturan alt basamaktaki balıkları yok eder.
INERT GASES [asal gazlar] Helyum, neon, argon, kripton, ksenon, radon, thoron ve aktinon gibi gazlara verilen isim.
INFAUNA [içfauna] Yumuşak taban ve çökel içerisinde yaşayan hayvanların tümü.
INFECTION [bulaşma] 1- İçine işlemek.
INFECTION [bulaşma] 2- Virüs, bakteri ve mantarların balık vücudunu istila etmesi.
INFECTION [bulaşma] 3- Hasatlığı oluşturan ajanın canlıya girerek yerleştiği yer.
INFECTIOUS DROPSY [bulaşıcı su toplama hastalığı] Sazangillerde bulaşıcı, kanamalı, virüslerin neden olduğu akut hastalık. Hastalık özellikle kültürdeki sazan (Cyprinus carpio) balığında ilkbaharda görülür. Belirtileri şişkin karın, düzenli olmayan yüzme ve denge bozukluğu, pörtlek gözlülük, şişmiş anüs, iç organlarda ödem ve kanama.
INFECTIOUS HAEMATOPOIETIC NECROSIS (IHN) [bulaşıcı kan kangreni] Kan hücrelerinin ölmesi-çürümesi hastalığı. Balıktan balığa geçen virüslerin neden olduğu akut hastalık. Hastalık böbrek ve dalaktaki kan dokusunu tahrip etmektedir. Belirtileri; rengin koyulaşması, gözlerde pörtleklik, kansızlık-solgun solungaçlar, şişkin karın, deride kanama vs. 10°C?den soğuk sularda özellikle 5 cm?den küçük balıkları etkiler ve kırımlara yol açar. İnsanlar için gizil tehlike oluşturur.
INFECTIOUS SALMON ANAEMIA (ISA) [bulaşıcı som balığı kansızlığı] Alabalıkgillerde (Salmo gairdneri-gökkuşağı alabalığı ve Salmo salar-Atlas Okyanusu som balığında) görülen viral hastalık. Böbrekte kanama olur. Balığı diğer hastalıklara karşı korumasız bırakır.
INFERTILE [kısır] Döl vermeyen.
INFRA- (prefix) [infra-] Alt, altta, altında. Daha küçük. Örnek; infraruj (infrared) - görünen kırmızı?nın altında.
INFRACLASS [infrasınıf] Alt sınıfın altında takım ya da üsttakımın üstünde yer alan, ender kullanılan bir ara sınıflandırma birimi.
INFRAGENERIC [altcins] Cinsin altındaki grup.
INFRAHALINE [az tuzlu] Tuzluluğu 0.5 ppt?den az tatlısu.
INFRALITTORAL [infralitoral] 1- Denizlerde alt litoral (sub-litoral) kuşağın üst kısmı. %1?lik ışığın olduğu derinlik kesimi.
INFRALITTORAL [infralitoral] 2- Göllerde köklü bitkilerin olduğu derinlik kuşağını içeren kıyı.
INFRALITTORAL [infralitoral] 3- Gel-git bölgesinden 100 m derinliğe kadar olan kısım.
INFRALITTORAL [infralitoral] 4- Sahilin devamlı su altında kalan kısmından 30-40 m derinliğe kadar uzanan kuşağa verilen ad.
INFRAORAL [infraoral] Ağzın altında.
INFRAOROBITAL (SUBORBITAL) [infraorbital] Gözün altında.
INFRARED (IR) [kızılötesi, enfraruj] Sıcak nesnelerden yayılan uzun dalgalı radyasyon.
INFUSORIAN [infusorya] Küçük akvaryum balıklarını beslemek için akvaryumda kültürü yapılan daha küçük sucul canlılara verilen genel ad. Bir kavanoza marul yaprağı konur ve güneşlik bir yere bırakılır. Kavanozdaki su infusorya tarafından bulanıklaştığında, az miktardaki bu su beslenecek balıkların bulunduğu akvaryuma eklenir.
INGESTION [yeme] Besin alma, yutma.
INHIBITORS [engelleyiciler] Bir işlem ya da reaksiyonu yavaşlatan, durduran kimyasal maddeler.
INITIAL [ilk] Gözlemciye göre bir olayın başlangıçtaki durumunu tanımlar.
INITIAL PHASE (IP) [ilk evre] Terim herne kadar ilk evre ya da başlangıç aşaması anlamınını taşımakla ve ima etmekteysede burada vurgulanmak istenen, davranış çalışmalarında (balıklardan Labridae ailesinden Thalassoma lunare?de) görülen iki farklı erkek tipini belirtmede kullanılmaktadır. Bunlardan biri parlak renkli saldırgan uçtaki (terminal phase=TP) erkeğe, diğeri de küçük, cüce olarak da adlandırıla-bilecek, saldırgan olmayan alttaki (initial phase=IP) erkeğe işaret etmektedir. TP erkeğin beslenme ve çiftleşmede önceliği vardır. TP erkeğin kaybolması halinde ilk sıradaki IP erkeği etrafı kontrol edip TP?nin gerçekten bulunmadığından emin olduktan sonra kendisi TP erkeği olur.
INITIAL PHASE (PRIMARY PHASE) [başlangıç evresi] Cinsiyetlere göre çift renkli balıklarda ilk ergenlik rengi d(evresi).
INJECTION [enjeksiyon] Şırınga etmek.
INKFISH [mürekkepli balık] Balıkgil değildir. ® Sepiida. ® Sepia officinalis.
INLAND FISHERY [içsu balıkçılığı] Kıyıdan içeride, tatlısu ya da acısuda yapılan balıkçılık.
INLAND SEA [içdeniz, kapalı deniz] 1- Etrafı kara ile çevrili örneğin Hazar Denizi gibi büyük su kütlesi.
INLAND SEA [içdeniz] 2- Etrafı karalarla çevrili bir boğaz ya da eşik ile diğer deniz ve okyanuslara bağlanmış deniz.
INLAND WATER(S) [içsu(lar)] 1- Karadaki göl, çukur, dere ırmak, kanal, baraj gölü ve deniz kulağı gibi yüzey sularını belirtir.
INLAND WATER(S) [içsu(lar)] 2- Denizler ve okyanuslar dışında kalan genellikle tatlı sular.
INNATE BEHAVIOUR [içten gelen davranış] Kalıtımın kontrolündeki türe özgü genel davranıştır.
INNATE RELEASING MECHANISM (IRM) [içten gelen boşalma mekanizması] Buna doğuştan gelen salıverme işleyişi de denmektedir. Hayvanların karşılaştıkları özel uyarıcı sonucu, içgüdüsel davranış şekillerinin ortaya çıkmasıdır.
INNER EAR [içkulak] Tükel-ağızlılarda (Teleostomi) duyma organıdır. Yarım daire şeklinde kanalları ve kapsüllerinin içerisinde otolitlerin (sagitta sacculus?ta, asteriscus lagena?da, lapiilus utriculus?da) bulunduğu organdır. İçkulak perilimf denilen bir sıvı ile doludur. Basınç, denge, duyma ve hızlanmanın algılanmasını sağlar.
INORGANIC [yaşamayan, inorganik].
INSECTIVORE [böcekyiyen] Sucul ve karasal böceklerle beslenen.
INSHORE [kıyısal] Kıyıya yakın sular. Kırılan dalgalardan kıyıya daha yakın kesim.
INSHORE FISHERY [kıyısal balıkçılık] Hükümranlık alanı içinde kalan ve kıyıya yakın kesimde küçük kayıklarla yapılan balıkçılık.
INSHORE WATERS (ONSHORE WATERS, NEARSHORE WATERS) [kıyısal sular, kıyı suları] Kıyıdan kısa mesafedeki sığ sular. ® Nearshore waters.
INSPECTOR [enspektör] 1- Kontrol eden, müfettiş.
INSPECTOR [enspektör] 2- Gemi ve gemicilik ile sefer işlerini denetleyen, gemiyi sefere hazırlayan ve sürekli sefere hazır halde tutmakla görevli kişinin ünvanı.
INSTALMENT FISHERY [taksit?e çıkmak] Belirli bir sürede kabzımala olan borcun kısmen kapatılması için bir günden uzun süreli yapılan balıkçılık faaliyetidir.
INSTANTANEOUS [anlık] Süresi normalde algılanamayacak kadar kısa olan olayı tanımlar.
INSTANTANEOUS FISHING MORTALITY [anlık balıkçılık ölümü] Herhangi bir anda ölen balıkların yüzdesidir.
INSTANTANEOUS MORTALITY [anlık ölüm] Herhangi bir anda ölen balıkların yüzdesidir.
INSTANTANEOUS RATE OF FISHING MORTALITY [anlık balıkçılık ölüm oranı] Doğal ve balıkçılıktan gelen ölümlerin birlikte etkin olduğu durumlarda balık sayısının zaman içerisindeki sayısal azalmasının tanımlanmasında kullanılır (Nt=Noe-Zt). Burada Z=F+M?dir. N0=Başlangıçtaki balık sayısı; Nt=t zaman süreci sonunda geriye kalan balık sayısıdır.
INSTANTANEOUS RATE OF GROWTH [anlık büyüme hızı] Bir ağırlık artış ölçüsüdür. Genellikle süresi bir yıl olan birim zamandaki ağırlık artışı olarak ifade edilir ve g=[ln(Wt)?ln(W0)]/(t1-t0) ?dir. Burada Wt bir süreç olan t1 gündeki son ağırlık, W0 ise başlangıçtaki ağırlıktır.
INSTANTANEOUS RATE OF MORTALITY (COEFFICIENT OF DECREASE) [anlık toplam ölüm oranı] Birim zamanda ölenlerin sayısının o anda populasyondaki balık bolluğuna oranıdır. Kısaca yaşam payının (S=geride kalanların payının) işareti değiştirilmiş doğal logaritmasıdır. S=Nt/N0 ve Z=-ln S ?dir. Yani Z=-[lnNt - lnN0).
INSTANTANEOUS RATE OF NATURAL INCREASE [anlık doğal artış oranı] O andaki artan üretim payıdır. ® Instantaneous rate of surplus production (anlık artan üretim oranı).
INSTANTANEOUS RATE OF NATURAL MORTALITY [anlık doğal ölüm oranı] ® Natural mortality.
INSTANTANEOUS RATE OF NATURAL MORTALITY [anlık doğal ölüm oranı] Balık sayısının zaman içerisindeki sayısal azalmasının tanımlanmasında kullanılır. Doğal ve balıkçılıktan gelen ölümlerin birlikte etkin olduğu durumlarda bu değer Z=F+M eşitliğinden elde edilebilir.
INSTANTANEOUS RATE OF RECRUITMENT [anlık içgöç oranı] anlık stok?a katılma oranı. Kısa bir sürede avlanabilir boya ulaşan balıkların sayısının avlanabilir boydaki balık sayısına bölünmesidir. Bu oran genellikle yıllık temelde verilir. Bu yaklaşımın temelinde yatan bir hata vardır o da içgöçün (stok?a katılmanın) stok büyüklüğü ile ilişkisinin ölüm oranları ve büyüme nedeniyle zayıf olmasıdır. Dolayısiyla yöntem prensip olarak yararlanılan stok?un büyüklüğünün ya hiç değişmediği ya da çok az değiştiği hallerde kullanılabilir.
INSTANTANEOUS RATE OF SURPLUS PRODUCTION [anlık artan üretim oranı] Büyüme hızı (oranı) + içgöç oranı ? doğal ölüm?dür. Bütün değerler anlık olup ağırlık cinsindendir. Dengeli balıkçılıkta artışlar avcılıktan gelen kayıpları karşılar ki o zaman artan üretim balıkçılıktan gelen kayıplara eşitir.
INSTINCT [içgüdü] Bazı hayvanlarca iç ve dış uyarıcılara karşı türe özgü olup doğuştan gelen (öğrenilmemiş) düzenli davranışlardır (hareketlerdir).
INSTITUTE [enstitü] 1- Bilimsel araştırma, inceleme ve yayın yapan bağımsız kuruluş.
INSTITUTE [enstitü] 2- Üniversitelerde yüksek lisans eğitimi vermeyle yükümlü eğitim ve araştırma kurumları.
INSTITUTE OF HYDROBIOLOGY [Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsü] 1933 öncesinde Balta Limanı?nda İstanbul Üniversitesi?e bağlı deniz biyolojisi incelemeleri yapan bir enstitü bulunmaktaydı. Birçok nedenden gelişemeyen bu enstitüye 1933?te Andre Naville atanmışsa da üniversite bütçesinin darlığı nedeniyle enstitünün gelişmesi sağlanamamış ve enstitü 1937?de kapatılmıştır. 1947?de zamanın Ekonomi Bakanlığı balıkçılığın geliştirilmesi için girişimlerde bulunmuş, Toprak Mahsülleri Ofisi kurulmuş ve alınan desteklerle enstitü genişletilebilmiştir. 1951?de ise üniversiteler yasası uyarınca tüzel kişiliği olan ?Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsü? kurulmuş ve başına Zooloji Enstitüsü Müdürü Ord. Prof. Dr. Curt Kosswig getirilmiştir. 1950-1960 yılları arasında önemli gelişme kaydeden enstitüde kapatmaya kadar varan bir kriz süreci de yaşanmıştır. Enstitü daha sonra ?Deniz Bilimleri ve Coğrafya Enstitüsü? adıyla ve 1992?de de ?Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü? adı altında bugün faaliyetine devam etmektedir.
INSTITUTES OF MARINE SCIENCES [deniz bilimleri enstitüleri] Gerçek anlamda Türkiye?de üç deniz bilimleri enstitüsü vardır. Bunlar Dokuz Eylül Üniversitesi - Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü, İstanbul Üniversitesi - Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi - Erdemli Deniz Bilimleri Enstitüsü?dür. Anılanların yanında kendi alanında uzman olan bir de Deniz Harp Okulu - Deniz Bilimleri ve Mühendisliği Enstitüsü bulunmaktadır. Enstitüler herne kadar biraz farklı isimlere sahip olsalar da verdikleri eğitim ve yapılanmaları (anabilim dalları) benzerdir. Birer yüksek lisans okulu olan bu enstitülerin anabilim dalları genel hatlarıyla şunlardır:
- Deniz Bilimleri Anabilim Dalı
- Deniz Biyolojisi ve Balıkçılık Anabilim Dalı
- Deniz İşletmeciliği Anabilim Dalı
- Deniz Jeolojisi ve Jeofizigi Anabilim Dalı
- Deniz Teknolojisi Anabilim Dalı
- Denizel Çevre Anabilim Dalı
- Denizel Mühendislik Programları
- Fiziksel Oseanografi Anabilim Dalı
- Kimyasal Oseainografi Anabilim Dalı
INSTRUMENTAL ERROR [aletsel hata] Kullanılan aletin kusurundan kaynaklanan ölçüm ya da bir değeri okuma hatası. Bu tür hatalar bir katsayı yardımıyla giderilir.
INSULAR [ayrılmış] Adaya ait, ayrı. Coğrafi olarak yalıtılmış, izole edilmiş.
INTAKE [giriş ağzı] Suyun (sisteme) alındığı yer.
INTEGRATED ANALYSIS [bütünleşik çözümleme] Stok tahmini yöntemler dizisinde çoklu veri kaynağının tek bir tahmin içerisinde birleştirilmesi. Örnek; filonun karaya çıkardığı toplam balık miktarı, örnekleme büyüklüğü, ıskarta tahmini, iskarta örnek büyüklüğü, filonun birim çaba başına düşen standardlaştırılmış avı, balıkçıktan bağımsız incelemeler, markalama, büyüme vb?nin bütünleşik değerlendirilmesi.
INTEGRATED AQUACULTURE [bütünleşik akvakültür] Akvakültür sürecinin çok yönlü ve kontrollü idaresi. Yemden pazarlamaya ve pazarlamadan yeme doğru işletimin kontrolü.
INTEGRATED FISH FARMING [bütünleşik çiftlikçilik] Balık kültürünün diğer canlılarla (ördek, kaz, tavuk, ekin ile) birleştirilerek yürütülmesi. 
INTENSITY [yeğinlik] 1- Balıkçılığın etkinliğidir.
INTENSITY [yeğinlik] 2- Birim alandaki balıkçılık çabasıdır. Bu, balıkçılık ölümüyle F=q(f/A) ilişkisi şeklinde orantılı olmalıdır. Burada f/A balıkçılık yeğinliği ve q avlanabilirlik katsayısıdır.
INTENSIVE CULTURE (INTENSIVE FARMING) [yoğun kültür, intenzif kültür] Dikkatli kontrol edilen çevrede çok yüksek sayıdaki balıkların kültürüdür. Kültürdeki balık sayısı (besin, oksijen, su miktarı ya da değiş tokuşu vb gibi) dış girdilere bağlıdır. Orta ve uzun vadede yoğun kültür sistemleri sürdürülebilir değildir.
INTENSIVE FARMING [yoğun kültür, intenzif kültür] ® Intensive culture.
INTER- (prefix) [inter-] Arasında.
INTERACTION [etkileşim] Türler arasındaki olumlu ve olumsuz birliktelik. Bu birliktelik populasyonun içsel büyüme ve evrilmesini olumlu, olumsuz, engelleyici ya da zararına etkiler. Etkileşme şu şekillerde olabilir:

® Yarış (doğrudan etki)
(-  -)
Her iki türün birbirine olumsuz etkisi.
® Kaynak yarışı (dolaylı etki)
(-  -)
Ortak besin kaynağı kısıtlıysa.
® Amenzalizm (amensalism)
(-  0)
Biri etkilenirken diğerinin etkilenmemesi.
® Asalaklık (parazitizm)
(+  -)
Birinin yararına diğerinin zararına.
® Yeme (predasyon)
(+  -)
Yiyen yenilenden büyüktür.
® Besin ortakçılığı (komenzalizm)
(+  0)
Birinin yararına diğeri etkilenmemektedir.
® Ön-işbirlikçilik (protocooperation)
(+  +)
Her ikisi için de olumlu fakat şart değil.
® Karşılıklılık (mutualizm)
(+  +)
Her ikisi için de olumlu ve şart.
® Tarafsızlık (nötralizm)
(0   0)
Her ikisi de etkilenmemekte.
INTERACTIVE FEEDING SYSTEM [etkileşimli yemleme sistemi] Akvakültürde atıkların görülmesi ya da balıkların davranışına bağlı olarak kendiliğinden başlayan yemleme sistemi.
INTER-ANNUAL [yıllar arasında] Populasyonlar ya da olayları yıllar itibariyla (yıllar arasında) karşılaştırma.
INTERCALARE [interkalar] Omurdaki ek eleman.
INTERCEPT SURVEY (CREEL CENSUS) [kesişen inceleme] Sepet incelemesi. Söz konusu su kaynağında (dere, ırmak, göl, gölet, kıyı şeridi, alan, iskele, köprü vb?de) oltacıların avladıkları balık miktarının tahmini için yapılan örnekleme programı olup bu program anket çalışması, bireysel av miktarının doğrudan gözlemle belirlenmesi çalışmalarını içerir.
INTERCOSTAL [kaburgalar arası, interkostal] Kaburgalar arasındaki atar ve toplardamar ile kaslar.
INTERDORSAL RIDGE [sırt yükseltisi] Vücudun sırt yüzgeçleri arasındaki yükseltik -kamburumsu kısmı.
INTERLITTORAL [aralitoral] Kıyıdan 20 m derinliğe kadar olan deniz kısmı.
INTERMEDIATE [orta] İlk ve son arasında yer alan.
INTERMEDIATE HOST [arakonak] Asalağın asıl konağa geçmeden önce gelişme evresini geçirdiği hayvan.
INTERMEDIATE PORT [ara liman] Ana limanlar arasında bir zorunluk durumunda girilen liman.
INTERMITTENT SPAWNING (FRACTIONAL SPAWNING, BATCH SPAWNING) [aralıklı yumurtalama] Birkaç gün ya da haftalık aralıklarla balıkların yumurtalık ve erbezini boşaltması-yumurtlamasıdır. Bu küçük olgunlaşmamış yumurtaların daha az yer tutması fakat sonuçta olgunlaştırılarak kademeli olarak bırakılmasını (toplam bırakılan yumurta sayısının bu yolla artırılmasını) sağlar.
INTERNAL BEARER [içtaşıyıcı] İç dölleme sonrası cenini (embryonu) ve ya da genç balığı taşıyan. Hamile.
INTERNAL FERTILISATION [içdöllenme] Erkeğin atmığı dişiye aktarmasıdır. Fakat çoğu balık yumurta ve atmığı dışarıya, suya bırakır ve döllenme vücut dışında gerçekleşir.
INTERNAL LIVE BEARER [canlı-doğurucu] Yumurtaların vücut içinde döllenmesi sonrası yavruları canlı doğuran ekolojik grup.
INTERNARIAL [burundelikleri arası] Balıkların iki burun deliğinin arası.
INTERNATIONAL CONVENTION FOR THE PREVENTION OF POLLUTION FROM SHIPS (MARPOL) [Deniz Kirliliği Sözleşmesi, MARPOL] Gemilerden Kaynaklanan Deniz Kirliliğinin Önlenmesi Sözleşmesi. Uluslararası Deniz Kuruluşu?nun (IMO) önderliğinde deniz taşıma araçlarının deniz kirliliğine yol açmalarını önlemek için kabul edilen sözleşme.
INTERORBITAL [gözlerarası] Balıkların iki gözünün arası.
INTERORBITAL SPACE [gözlerarası boşluk] Gözler arasında ölçülen en dar mesafe, yer.
INTERPELVIC SPACE [interpelvik boşluk] Karın yüzgeçleri kaideleri arasındaki en kısa mesafe.
INTERPOLATION [interpolasyon] Değerleri oldukça aralıklı olan bir istatistik serinden yararlanarak, hesaplanmamış yeni bir niteliğin değerini bulmaya yarayan istatistiki işlem ya da yöntem.
INTERRADIAL MEMBRANE [ışınlararası zar, interradiyal zar] Balıkların sert ve yumuşak yüzgeç ışınları arasındaki doku.
INTERSEXUAL [eşeylerarası, cinsiyetlerarası, interseksüel] Her iki cinsiyete ait özelliklerin arasında olan. İki cinsiyeti de kapsayan.
INTERSPECIFIC [türlerarası] İki ya da daha çok tür arasında. İki farklı türün kırması.
INTESTINE [barsak] Birçok balığın midesi olmamasına rağmen balıklarda sıkça sindirim sistemi için kullanılır.
INTRA- (prefix) [intra-] İçinde, içerisinde.
INTRAGENERIC [cins-içi] Aynı cinsin içinde. Aynı cinsin bireyleri.
INTRASPECIFIC [türiçi] Aynı türün içinde. Aynı türün bireyleri.
INTRINSIC GROWTH RATE [içsel büyüme oranı] Birbirini izleyen süreçlerde balıkların yarış nedeniyle yavaşlatılmadan yaradılışı itibariyle ne kadar büyüyebil-diğidir. Çoğunlukla üretim modelleriyle tahmin edilmektedir.
INTRINSIC RATE OF INCREASE [içsel artış oranı] Yararlanılan stokta içgöç ile artış ve buna eklenen büyüme ve bundan çıkartılan doğal ölüm sonucu tahmin edilen stok miktarındaki değişmedir.
INVASIVE SPECIES [istilacı tür] Aşılandığı ekosistemi bozan organizma.
INVERTEBRATA (INVERTEBRATES) [omurgasızlar] Balıklar (Pisces), sürüngenler (Reptilia), ikiyaşayışlılar (Amphibia), kuşlar (Aves) ve memeliler (Mammlia) dışında olup omurgası olmayan 30 kabileyi içeren en basitinden (süngerler-Porifera ve yassısolucanlar-Plathelminthes) karmaşık olanlara kadar (eklembacaklılar- Arthropoda ve yumuşakçalar-Mollusca) uzanan omurgasız çok hücreli hayvanları kapsar. Hayvan türlerinin %97?sini omurgasızlar oluşturur.
INVERTEBRATES [omurgasızlar] ® Invertebrata.
INVERTIVORE [omurgasızyiyen, invertivor] Böcekler hariç, omurgasızlarla beslenen. 
INVESTIGATIONS OF MARINE CASUALTIES [deniz kazalarının incelenmesi] Deniz kazalarının incelenmesiyle ilgili uluslar arası kuruluşlar ve bayrak devletlerin incelemeyle yükümlü oldukları sözleşme maddeleri sunlardır:
- Uluslararası Yükleme Sınırı Konvansiyonu, 1966 (International Convention on Load Lines-LL), madde 23.
- Denizde Can Emniyeti Uluslar arası Konvansiyonu, 1974 (International Convention for the Safety of Life at Sea-SOLAS), bölüm 1, kural 21.
- Balıkçı Gemilerinin Emniyeti (Torremolinos) Protokolü, 1977 (Torremolinos International Convention fort he Safety of Fishing Vessels-SFV, madde 7.
- Gemi Adamları Eğitimi, Sertifikalandırılması ve Vardiya Tutma Esasları Uluslar arası Konvansiyonu, 1978 (International Convention on Standards of Training, Certification and Watchkeeping for Seafarers-STCV), Reg.
- Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi, 1982 (The United Nations Convention on the Law of Sea-UNCLOS), madde 94.
- Denizlerin Gemiler Tarafından Kirletilmesinin Önlenmesine ait Uluslar arası Konvansiyon, 1983 (International Convention for the Prevention of Pollution from Ships-MARPOL), madde 4, 6, 8, 12, ek 1 kural 9(3) ve 10(6), ek 2 kural 10(3) (ı).
-  Uluslar arası Çalışma Örgütü (International Labour Organisation-ILO), ILO No: 134 madde 2-3 ve 152 madde 36, 39.
- IMO Deniz Kazaları İnceleme Kodu, (Code for the Investigations of Marine Casualties and incidents. IMO Res. 849(20). ® Marine casualties (deniz kazaları). 
ION EXCHANGE [iyon takası] Suyun sertliğini gidermek ve içerisindeki kirletici-lerden arındırmak için reçineden geçirme işlemidir.
IONIC REGULATION [iyon denetimi] Vücut içi iyon yoğunluğunu sabit tutmak için tatlısu balıkları seyreltilmiş idrar, deniz balıkları su içerek az miktarda yoğunlaş-tırılmış idrar bırakmalarını belirtir tanımlamadır.
IP (abbrev.) [ilk evre] ® Initial Phase.
IR (abbrev.) [kızılötesi] ® Infrared.
IRIS [iris] Gözbebeği çevresindeki renkli kısım.
IRM (abbrev.) [içten gelen boşalma mekanizması] ® Innate Releasing Mechanism.
IRMINGER [İrminger] Carl Ludwig Christian Irminger (1802-1888). İzlanda ile Grönland arasındaki akıntıları inceleyen ve bulduğu akıntıya kendi adının verildiği Danimarkalı okyanusbilimci.
IRMINGER CURRENT [İrminger Akıntısı] Gulf Stream akıntısının Kuzey Atlas Okyanusu?nda Grönland ile İzlanda arasındaki kolu.
IRON BACTERIA [demir bakterileri] Demirce zengin sularda demiri oksitleyerek yaşayan mikroorganizmalar.
ISA (abrev.) [bulaşıcı som balığı kansızlığı] ® Infectious Salmon Anaemia.
ISAAC-KIDD MIDWATER TRAWL [Isac-Kidd ortasu trolü] Küçük organizmaları avlamak için oluşturulmuş bilimsel amaçlı bir cins plankton trol ağı.
ISCHIOPTERYGIUM [karın yüzgeci, pelvis yüzgeci] ® Pelvic fin.
ISKELE BALIKÇILIĞI [pier fishing] Su yüzeyinin üstünde olup denize uzanan yapay yapılardan (iskele vb) yapılan avcılık.
ISLAND [ada] Suyla çevrili kara parçası.
ISLAND BABE [ada yavrusu] İstanbul boğazı çevresinde kullanılan bir cins balıkçı teknesine verilen ad.
ISO- (prefix) [izo-] Eş, eşit aynı. Örnek; izoterm (isotherm)-eşsıcak.
ISOBAR [eşbasınç, izobar] Eşit barometre basıncına sahip noktalarının birleştirildiği harita çizgisi.
ISOBATH [eşderinlik, izobat] Eşit derinliğe sahip noktalarının birleştirildiği harita çizgisi.
ISOBATHYTHERM [izobatiterm] Eşit derinlik ve sıcaklığa ait değerlere sahip noktalarının birleştirildiği harita çizgisi.
ISOBENTH [eşbiyokitle, izobent] Eşit biyokitle değerine sahip noktalarını birleştirildiği harita çizgisi.
ISOCHRONOUS [eşzamanlı, izokron].
ISOCHRONOUS HERMAPHRODITISM [eşanlı erselik, eşanlı erdişi, eşanlı hermafrodit, eşzamanlı hermafrodit] ® Simultaneous hermaphrodite.
ISOCON [eşyoğun, izokon] Birim alan ve zamanda eşit yoğunluğa sahip noktaların birleştirildiği harita çizgisi. Örnek; eşit tuzluluk (eştuzluluk) çizgileri gibi.
ISODEME [izodem] Eşit populasyon sıklığına sahip noktalarının birleştirildiği harita çizgisi.
ISODONT [eşdiş, izodont] Aynı tipte dişleri olan. Balıklarda alışılagelmiş bir durumdur.
ISOFLOR [izoflor] Eşit tür sayısı değerine sahip noktalarının birleştirildiği harita çizgisi.
ISOGEOTHERM [izojeoterm] Dünya yüzeyinde eşit ortalama sıcaklık değerine sahip noktalarının birleştirildiği harita çizgisi.
ISOGRAM [eşdeğer çizgisi] ® Isoline.
ISOHALINE [eştuz, izohalin] Eşit tuzluluk değerine sahip noktalarının birleştirildiği harita çizgisi.
ISOHUME [eşnem] Eşit nem değerine sahip noktalarının birleştirildiği harita çizgisi.
ISOHYDRIC [izohidrik] Eşit pH değerine sahip noktalarının birleştirildiği harita çizgisi.
ISOLATION [yalıtım] Bir canlının, bireyin diğerlerinden ve alışılmış ortamdan (çevreden), alınarak yalnız bırakılma olayı.
ISOLECITHAL (HOMOLECITHAL) [izolesital] Eşit dağılmış yumurta sarısına sahip balık yumurtası. Örnek; Petromyzontidae, Acipenseridae, Amiidae, Lepisosteidae ailesi bireyleri. ® Homolecithal  (homolesital).
ISOLINE (ISOGRAM) [eşdeğer çizgisi] Eşit herhangi bir şeye sahip olan noktalarının birleştirildiği harita çizgisi.
ISOLUME [izolum] Eşit ışık şiddeti değerine sahip noktalarının birleştirildiği harita çizgisi.
ISOMETRIC [eşölçülü, izometrik].
ISOMETRIC GROWTH [eşölçülü büyüme, izometrik büyüme] Hayvanın vücut oranları ve özgül ağırlığının değişmediği büyüme. w = a Lb denkleminin işlevsel regresyon değeri (b) üç?e eşit olduğu durumdaki büyüme.
ISONOME [eşbol, izonom] Bir türün eşit bolluk değerine sahip noktalarının birleştirildiği harita çizgisi.
ISOPIPTESIS [eşvarış, izopiptezis] Göçmen bir türün aynı tarihte ulaştığı hedef noktalarının birleştirildiği harita çizgisi.
ISOPLETH [eşdeğer, izoplet] Eşit değerlerin birleştirilmesinden oluşan çizgiler.
ISOPODA (ISOPODS) [eşayaklılar] Kabuklular (Crustacea) altkabilesi, Malacostraca sınıfının bir takımıdır. Takım Anthuridea, Asellota, Calabozoida, Epicaridea, Flabellifera, Microcerberidea, Oniscidea, Phreatoicidea, Valvifera, alttakımlarını barındırır. Her türlü çevrede yaşarlar. Sığ sularda bulunurlar.
ISOPODS [eşayaklılar] ® Isopoda.
ISOPROPANOL [izopropanol] ® Isopropyl alcohol (izopropil alkol).
ISOPROPYL ALCOHOL (ISOPROPANOL) [izopropil alkol] Etanoldan daha az yanıcı olmasına karşın dokulara etki eden ve kemikleri eriten balık saklamada kullanılan %50-55?lik alkol.
ISOPYCNIC [eşsık, eşyoğun, izopiknik] Sıklığa ait eşdeğerler. Sabit ya da tekdüze sıklık.
ISOSPONDYLI [eşomurlular] Balıkların Tükel-ağızlılar sınıfına giren 50 kadar familyayı içeren takım. Omurları birbirinin benzeridir ve bu yönleriyle kemikdestekli keselilerden ayrılırlar.
ISOTACH [eşhız, izotak] Eşit rüzgar hızı değerine sahip noktaların birleştirildiği harita çizgisi.
ISOTHERM [eşsıcak, izoterm] Eşit sıcaklık değerine sahip noktaların birleştirildiği harita çizgisi.
ISOTHERMOBATH [izotermobat] Belirli bir derinlikte eşit sıcaklık değerine sahip noktaların birleştirildiği harita çizgisi.
ISOTONIC [izotonik] 1- Aynı ozmotik basınçlı.
ISOTONIC [izotonik] 2- Eşbasınçlı. Çevredekine (ortamdakine) eşit yoğunluğa sahip.
ISOTOPE [izotop] Aynı proton fakat farklı nötron sayısına sahip atom. Aynı elementin kütle sayılarının farklılığı yani farklı atom ağırlığına sahip element. Örnek; 12C ve 14C ile 16O2 ve 18O2.
ISOTYPE [eştip] 1- Aynı cinsin iki türünden bir tipin tanımlanması.
ISOTYPE [eştip] 2- Çeşitli yerlerde bulunan form.
ISOVEL [eşhız, izovel] Eşit akıntı hızına sahip noktalarının birleştirildiği harita çizgisi.
ISOZOIC [izozoik] Benzer faunaya sahip.
ISURUS OXYRINCHUS (SHORTFIN MAKO) [dikburun, sivriburuncanavar, dikburuncanavar, canavar] Mercan resifleriyle ilişkili olup okyanusgöçerdir (okyanodromdur). Bazan kıyıya yaklaşır. Genellikle yüzeyde ve 150 metre derinliklerde bulunur. Yumurta anne karnında döllenir. Canlı doğurucudur (ovovivipardır). Bir batında 18 yavru verebilir. Bir olasılıkla en hızlı yüzen köpek balığıdır. Tekne ve yüzücülere tahrik edilmeden saldırabilir. Eti, derisi ve yüzgeçleri kaliteli olup değerlendirilir. Çene ve dişler hediyelik eşya olarak satılır. TL=4 m boy, 506 kg ağırlık ve 25 yaşında olabilir. Balıkçılığının önemi azdır.
ITAI-ITAI DISEASE [itai-itai hastalığı] 1950?de Japonya?nın Toyama bölgesinde görülmüş olup dünyadaki ilk kadmiyum (Cd) ağılanması (zehirlenmesi) hastalığıdır. Bugüne kadar Japonya?da görülen ve endüstri atıklarının yol açtığı (Minamata Hastalığı ve ?İkinci Minamata Hastalığı? ki buna ?Niigata-Minamata Hastalığı? da denmektedir; Yokkaichi astımı ile itai-itai hastalığı) 4 büyük çevresel hastalıktan biridir. Hastalık kemiklerin erimesi, şiddetli eklem ağrıları ve böbrek yetmezliği şeklinde seyretmektedir.
ITEROPARITY (POLYCYCLIC SPAWNING) [iteropar çoğalma] Canlının yaşamı boyunca mevsimsel ya da yıllık aralıklarla birçok kez çoğalmasıdır.   
-ITIS (-TIT) (suffix) [iltihaplı] Örnek; dermatit (dermatitis)-deri iltihaplanması.
ITQ (abrev.) [Aktarılabilen Bireysel Kota, ABK] ® Individual Transferable Quota.
IUCN (abbrev.) [doğanın ve doğal kaynakların korunması için uluslararası birlik International Union for Conservation of Nature and Natural Resources].
IUCN CRITERIA [IUCN ölçütleri] Tehdit ve tehlike altındaki türlere ait populasyonların durumlarının belirlenmesi için geliştirilmiş sayısal ölçütler.
IUU (abbrev.) [yasadışı, düzensiz, kayıtsız (balıkçı teknesi)] Illegal Unregulated Unreported.
IVLEV'S ELECTIVITY INDEX ( E ) [Ivlev?in tercih göstergesi] Yırtıcının hangi besini alma konusunda yaptığı seçime, kısaca tercihine ilişkin göstergedir. Plankton yiyen yırtıcı için E = ri - pi / ri + pi ?dir. Burada ri = i planktonun midedeki % değeri; pi = i planktonun örnekteki yüzdesidir. E değerleri -1 ile +1 arasında yer alır. Eğer E = -1 ise yırtıcı bu besinden tamamıyla sakınmaktadır. E = 0 ise yırtıcının etkin tercihi yoktur ve E = +1 ise yırtıcı tam tercih yapmaktadır.
-IVOR (-IVORE, -IVOROUS) (suffix) [x-yeyici, xyiyen] Örnek; karnivor (carnivore)-etobur.
IZAAK WALTON  [Izaak Walton] ® Walton, Izaak.
 
 
 
 
 
 
 
 

Yukarı