Deniz Biyolojik Terimleri -D

D [son güncelleme 04 Temmuz 2008]
D1 (abbrev.) [birinci sırt yüzgeci (ışınları)] First dorsal fin (rays).
D2 (abbrev.)  [ikinci sırt yüzgeci (ışınları)] Second dorsal fin (rays).
D3 (abbrev.)  [üçüncü sırt yüzgeci (ışınları)] Third dorsal fin (rays).
DACTYLOPTERUS VOLITANS (FLYING GURNARD) [uçan balık, uçankırlangıç balığı, uçan balığı] Daha çok denizde bulunur fakat acısuya da girer. Boyu TL=90 cm ve ağırlığı 2 kg kadar olabilir. 1-100 m derinliklerde rastlanır. Balıkçılığı önemsizdir. Kumlu, çamurlu zemin ile kayalıkların üstünde bulunur. Göğüs yüzgeçleriyle tabanı yoklar.
DACTYLUS (FINGER) [parmak].
DAGON [Dagon, Filistin balık tanrısı] Üstü insan altı balık olan eski Filistin tanrısı. Babil ve Asur oymalarında da görülmektedir.
DAHN [şamandıra] Sabit bir ağın yerini belirlemek için kullanılan küçük, bayraklı su yüzeyindeki işaret.
DAILY GROWTH INCREMENT  [günlük halka] ® Daily ring.
DAILY LIMIT [günlük sınır] Oltacının bir günde avlayıp tüketebileceği balık sayısı.
DAILY LIMIT-0 [günlük sıfır sınır] Balıkların korunması amacıyla oltacının avladığı halde tüketmesi yasaklanmış ve avlanan balığın salıverilmesi gerektiği durum.
DAILY RATION [günlük rasyon] Bir günde tüketilen besin maddesi miktarı.
DAILY RING (DAILY GROWTH INCREMENT) [günlük halka] Otolit?te bir gün içerisinde otolin ve aragonit?ten oluşan günlük büyüme halkası.
DALATIAS LICHA (KITEFIN SHARK) [küt burunlu köpekbalığı] Tabansal (tabansal) olup 37-1800 metre derinliklerde rastlanır. Balıkçılığı önemsizdir. Boyu TL=182 cm olabilir. Daha çok dış sahanlık kesimde tabana yakın bulunur. Tek ya da küçük sürüler oluşturarak gezer. Canlıdoğurucudur (ovovivipardır) ve 30-42 cm boyunda 10-20 yavru verir. Derin deniz balıkları, diğer köpek balıkları ve kabuklularla beslenir. Soyunun durumu hakkında yeterli bilgi yoktur.
DALIANE [germe] Karadeniz?de sürü oluşturan göçmen balıklarının avlanmasında kullanılan dalyanlarda kıyı ile ağ arasına gerilen perde. Balık girişinin gözlenmesi gereken bu yöntemde, direk üstündeki bekçi sürü girdikten sonra ağzı (dalyan ağzını) kapatır.
DALOPHIS IMBERBIS (ARMLESS SNAKE EEL) [yılankurdu balığı, yılanbalığı]  Tabansaldır (demersaldır) ve 20-80 m derinliklerde rastlanır. Kum ve çamura kendisini gömer.
DAM [baraj] Su akışını kontrol için oluşturulmuş, arkasında su tutan engel.
DAMSELFISH [papaz balığı, rahip balığı] ® Chromis chromis.
DAN LENO ARM [kelebek] ® Butterfly.
DAN LENO BOBBIN [bobin, Dan Leno bobini] ® Bobbin.
DAN LENO BRACKET [kelebek] ® Butterfly.
DAN LENO SPREADER [kelebek] ® Butterfly.
DAN LENO TRIANGLE [Dan Leno üçgeni] Bobin gibi işlevi olan demir üçgen.
DANCE [dans] Üreme davranışı çerçevesinde balık çiftinin (dişi ve erkeğin) yapmış olduğu hareketlere verilen genel ad.
DANIO RERIO ? syn. BRACHYDANIO RERIO (ZEBRAFISH, ZEBRA DANIO) [?] Sazangiller?den (Cyprinidae) olup tropik sularda tabanyüzücü (bentopelajik) bir türdür. Omurgalıların biyolojisinin (fizyoloji, genetik, gelişme biyolojisi, nöroloji ve hastalıklarının) incelenmesinde kullanılan küçük boylu (<4.5 cm), yüksek doğurganlığa ve kısa kuşak değişme sürecine sahip bir balıktır. Yavruları saydam olan bu balığın değişikliğe uğrayan bir çok formu (mutant?ı) belirlenmiştir.
DANISH POND [Danimarka havuzu] Toprak havuz adıyla da anılan ya kazılarak çukur açılmak suretiyle ya da bentlenerek oluşturulan, boyu eninin 10 katı olan akvakültür havuzu.
DANISH SEINE (DANISH SEINE TRAWL, DANISH TRAWL) [Danimarka gırgırı] Çapa ile sabitlenmiş bir şamandıraya bağlı, koni şeklinde bir ağ olup çok uzun kollara (yakalara) sahiptir ve 2 km2?lik bir alanda sürüklenerek oluşturulan toz bulutunu (bulanık su perdesini) geçemeyen balıkların sonuçta torbada toplanmasını sağlar.
DANISH SEINE TRAWL [Danimarka gırgırı]® Danish seine.
DANISH TRAWL [Danimarka gırgırı] ® Danish seine.
DANLENO [maça] Trol ağı kanatlarının bağlandığı genellikle silindirik ağaçtan ya da demirden yapılmış dikme.
DAPHNIA (WATER FLEA) [su piresi, dafniya] 1- Akvaryum balığı yemi olarak kullanılan canlı. Eklembacaklılar (Arthropoda) kabilesi, kabuklular (Crustacea) altkabilesi, solungaç-ayaklı anlamında (Branchiopoda) sınıfı, Cladocera (su pireleri) takımı su piresigiller (Daphniidae) ailesinin bir cinsidir. 30?un üstünde türü vardır. Boyu 0.2-0.5 mm kadardır. Sıcaklığa bağlı olarak 1 yıl kadar yaşar. Filtreleyerek beslenir. En önemli özelliği bileşikgözlü olmasıdır. Normal koşullarda döllemesiz (partenogenez) çoğalır. Çevre koşulları bozulduğunda (soğuk, kuraklık) çoğalma şekli değişir. Partenojen erkekler oluşur ve çiftleşme sonucu yumurtalar döllenir. Buna kış yumurtası denir. Bunlarda ekstra kabuk bulunur. Bu kabuk yumurtanın kötü koşullara dayanmasını ve türün devamını sağlar. Koşullar düzelince canlı tekrar normal çoğalmaya geçer.
DAPHNIA [Daphnia] 2- Nehir tanrısı Peneus?un kızı.
DARK MEAT (DARK MUSCLE) [koyu et] Derinin hemen altında, balığın her iki tarafında görünen, koyu, yağca diğer kısımlara göre daha zengin kas kısmı.
DARK MUSCLE [koyu et] ® Dark meat.
DARK ZONE [koyu halka] Otolit kesitinde yansıyan ışıkta koyu görünen, yavaş büyüme dönemine ait olup daha çok organik madde (otolin) içeren halka.
DARTING SPEED (BURST SPEED) [ani hız] Balığın kısa süre (5-10 saniye) koruyabileceği en yüksek hız. Balıklar bu hızı genellikle avlanırken ya da yırtıcıdan kaçarken kullanırlar.
DARWIN [Darwin, Darvin] Charles Robert Darwin (1809-1882). Bilinen en önemli tek doğa bilimcidir. Alfred Russel Wallace ile birlikte ve ondan bağımsız olarak evrilmenin kademeli değişme ve doğal seçilme prensiplerini geliştirmiştir. 1825?te tıp öğrenimine başlamış fakat 1827?de bırakmıştır. Babasının zoruyla Cambridge?de teoloji (ilahiyat) tahsilini tamamlamış ise de biyolojiye çok düşkündür. Yaptığı planın aksine aldığı teklif üzerine HMS Beagle gemisiyle 5 yıllık Güney Amerika gezisine katılmıştır. Görevi Güney Amerika kıyılarının haritasını çıkartmaktır. Bu seyahatte Kapverde, Falkland, Güney Amerika kıyıları, Galapagos Adaları ve Avusturalya?ya giden Darwin topladığı birçok örnekle İngiltereye dönmüştür. Örnekleri inceleyen Darwin fosil olanlar ile yaşayanlar arasında dikkate değer benzerliklerin olduğunu görmüştür. Yine Galapagos Adaları?nda adalara özgü kaplumbağa ve kuş türlerinin birbirlerine benzemelerine rağmen kolay ayırt edilebilir özelliklerinin olduğunu görmüştür. Katıldığı seyahatte toplanan örneklerin değerlendirmesini hazırlarken (1839-1843) bir yandan da evrime ilişkin görüşlerini geliştirmekte ve yazmaktaydı (1842-1844). 1855?te Alfred Russel Wallace?ın ?On the law which has regulated the introduction of new species? ile yer ve zamanda türlerin sürekliliği çalışmaları Darwin?in dikkatini çekti. Wallace?ın bir diğer müsveddesinde (On the tendency of varieties to depart indefinitely from the original type) yer verdiği ?struggle for existence? görüşü Darwin?i kendi kuramını 1859?da açıklamaya ve yayınlamaya yöneltmiştir. Linné Kıraliyet Derneğinde ?On the tendency of species to form varieties; and on the perpetuation of varieties and species by natural means of selection? isimli çalışması okunmuştur. Darwin?in evrilmeye ilişkin kuramı yavaş ve kendiliğinden olan ard arda değiştirme dizisi (seçilerek evrilme) şeklinde özetlenebilir.
DASYATIDAE (STINGRAYS) [dikenli-uyuşturanbalığıgiller] Chondrichthyes -  Kıkır-daklılar sınıfı, kedibalığımsılar (Rajiformes) takımının bir ailesidir. Dasyatis (40 tür), Himantura (26 tür), Pastinachus (2 tür), Pteroplatytrygon (1 tür), Taeniura (3 tür), Urogymnus (2 tür) olmak üzere 6 cins ve 72 türü kapsamaktadır. Deniz canlılarıdırlar fakat Asya, Afrika ve Amerika?da tatlısu formları da vardır. Kanat şeklini almış geniş göğüs yüzgeçleriyle uçar gibi hareket ederler. Kuyruk-larında testeremsi keskin ağı (zehir) taşıyan dikenleri vardır. Tehlikeden normalde uzaklaşır ve saldırgan davranmazlar fakat bir yırtıcının tehdidi halinde kuyruklarını dikleştirip sallayak savunmaya geçerler. Canlı doğrucudurlar (ovovivipar) ve 5-10 yavru verirler. Gözler üstte ağız alttadır. Yumuşakça ve kabuklularla beslenirler. Etleri yenilebilir.
DASYATIS CENTROURA (ROUGHTAIL STINGRAY) [iğnelivatoz, deniz kedisi, rina balığı] Tabansaldır (demersaldir). Acısuya girer. Balıkçılığı önemsizdir. Disk genişliği 220 cm ve ağırlığı 200 kg olabilir. 200 m derinliğe kadar rastlanır. Kumlu, çamurlu zeminde bulunur. Canlıdoğurucudur (ovovivipardır). Ağılı (zehirli) dikeni olması nedeniyle tehlikelidir.
DASYATIS PASTINACA (COMMON STINGRAY) [denizkedisi, kazık kuyruklu balığı, dikenli uyuşturan balığı, iğnelivatoz, rina] Tabansaldır (demersaldir). Acısuya girer. 5-200 m derinliklerde rastlanır. Balıkçılığı vardır. Disk genişliği 60 cm olabilir. Kumlu çamurlu zeminde bazen nehir ağızlarında bulunur. Canlıdoğurucudur (ovovivipardır). Gebelik süresi 4 aydır. 4-7 yavru verir. Ağılı (zehirli) dikeni olması nedeniyle tehlikelidir.
DASYATIS TORTONESEI (TORTONESE'S STINGRAY) [iğneli vatoz, rina] Tabansal (demersal) olup 200 m derinliğe kadar rastlanır. Kumlu, çamurlu zeminde bulunur. Disk genişliği 80 cm olabilir. Canlıdoğurucu (ovoviviar) olup gebeliği 6 aydır. 6-9 yavru verir.
DATA [veri(ler)] Ölçüm ya da gözlem sonucunda elde edilen gerçekler, ölçüm değerleri.
DATA BASE [veri tabanı] Analizlerde kullanılan birbiriyle uyumlu veriler. Örnek balık boyu ve ağırlığı verileri.
DATA DEFICIENT [eksik veri] IUCN ölçütleri çerçevesinde soyu tehdit altında olan türün, populasyonun durumunun doğrudan ya da dolaylı kestiriminde kullanıla-bilecek verilerin olmaması durumudur. Bu eksiklik türün biyolojisinin bilinmemesi değil türün bolluk ve dağılımının bilinmemesiyle ilgilidir.
DATA LOGGER [veri yazıcı] Verileri yazan.
DATA SET [veri seti] Belirli ve özel bir konu hakkındaki veri ve bunun belgelenmesidir. Örnek, tekne türüne (gırgır) göre yıllık av miktarı.
DATALESS MANAGEMENT [verisiz yönetim] Veri bulunmadığı durumda, mevcut bilgiler çerçevesinde balıkçılığın idaresi.
DATE OF COLLECTION [örnekleme tarihi] Saha örneğinin alındığı günün takvimdeki yeri (tarih).
DAVIT [matafora] Filikların asıldığı ters L ( é) şeklindeki dikmeler.
DAY BOAT [günübirlik] Bir günlük sefer yapan balıkçı teknesi.
DAY LENGHT [gün uzunluğu, günboyu] Günün ışıklı olan kısmının uzunluğu (24 saatin ışıklı olan kısmı olup gün doğumu - gün batımı arasıdır).  
DAY-DEGREE [günderece] Balık yetiştiriciliğinde gelişmenin derecesini belirtmek için o günlerdeki sıcaklığı dikkate alan birim. Örneğin, birbirini izleyen üç günde günlük ortalama sıcaklıklar 9, 10 ve 11 0C ise, üç günlük yumurtanın günderecesi 9+10+11=30 D?dir.
dB (abbrev.) [desibel] ® Decibel.
DDT (abbrev.) [diklorodifeniltrikloretan] ® Dichloro-Diphenyl-Trichloroethane (DDT).
DEAD LAKE [yaşlıgöl] Yaşlanmış olup sucul bitkilerle kaplanmak üzere olan karayla çevrili su kütlesi.
DEAD LIGHTS [körkapak] Lumbozun içerdeki (kamaradaki) demir kapağı.
DEAD SEA [Lut Gölü] Arapça?da Bahri Lut (Lut Gölü) ya da El Bahr El-Mayyet (Ölü Deniz) İbranice?de Yam ha-Maleh (Tuz Gölü) adının verildiği ve bugün Ürdün ve İsrail arasındaki sınırda yer alan bu göl çok yüksek tuzluluğu (300-400 ppt) ve deniz seviyesinin 417 m altında olan su yüzeyi ile ünlüdür. Gölün boyu 76 km ve eni 18 km kadardır. En derin yeri 400 m?dir. Su kullanımı nedeniyle 1960?tan bu yana gölün yüzey suyunun tuzluluğu giderek artmakta olup bunun zamanla göldeki tabakalaşmayı etkileyeceği tahmin edilmektedir. Gölün tuzluğunu oluşturan maddeler okyanuslardakinden farklıdır ve %53 oranında MgCl, %37 oranında KCl ve %8 oranında da NaCl?den oluşmaktadır. Geri kalan %2?lik oranı diğer tuzlar oluşturmaktadır. Yüksek tuzluluğu nedeniyle Lut Gölü?nde balık ya da makroskopik sucul organizma bulunmaz.
DEAD SPOT [ölünokta] Akvakültürde deveranın (su karışımının) çok az olup oksijensizliğin geliştiği yer, alan.
DEAD WATER [ölüsu] Hareket etmeyen su kütlesi.
DEAD WEIGHT TON (DWT) [detveyt] Ton olarak kaldırma ya da taşıma ağırlığı.
DEADLIGHT [lumbuz, lomboz] ® Porthole.
DEATH RATE [ölüm oranı] Belirli bir sürede (ay, yıl) populasyondan ya da stoktan eksilen orandır. ® Mortality rate (ölüm oranı).
DEBRIS [yıkıntı] 1- Malzemenin parçalanması sonucu oluşan parçalar.
DEBRIS [yıkıntı] 2- Parçalanan ya da dağılan organik maddenin kalıntıları, doku ve hücreler.
DEC- (prefix) [dek-, dec-] On (10), onuncu. Örnek; dekapoda (Decapoda)-onayaklılar.
DECA- (prefix) [deka- deca-] On (10). Örnek; dekpoda (decapoda)-onayaklılar.
DECABRANCHIA [dekabranş, on uzantılı] On uzantılı, on kollu. Sekizi kısa 2?si uzun kolu-bacağı (uzantısı) olan mürekkep balıkları.
DECADE [onluk devre] On yıllık süreçler, dönemler için kullanılan anlatım.  
DECALCIFICATION [kalkersizleşme] Kemiklerden kalsiyum?un (Ca) soğurulması, emilmesidir. Bu, kemiği kırılgan yapar. Tamponlanmamış formalin zamanla asit özellik geliştirir ve saklanmakta olan balıkların kemiklerinden Ca?u çeker.
DECAPOD [onayaklı, dekapod].
DECAPODA (LOBSTERS, CRAYFISH, CRABS, SHRIMPS, PRAWNS) [onayaklılar] Kabuklular (Crustacea) altkabilesi, Malacostraca sınıfı, Eucarida üsttakımında bir takımdır. Dendrobranchiata ve Pleocyemata alttakımlarını ve birçok süperaileyi içerir. Birbirine benzeyen yengeçler, istakozlar, deniz tekeleri, karidesler, kerevitler gibi birçok grubu içine alır. Adlarının ima ettiği gibi bu kabukluların 10 ayağı vardır. Öndeki 3 çift ağız parçalarını (maxilliped) oluşturur. Kalanlara göğüs ayağı anlamında periopod denir. Birçok onayaklıda ise bir çift ayak kıskaça dönüşmüştür.
DECIBEL (dB) [desibel] İki ses yoğunluğunın karşılaştırılmasında kullanılan logaritmik birim.
DECIDUOUS SCALE [dökülen pul] Gevşek bağlı, kolay kopabilen balık pulu.
DECISION RULE [kontrol kuralı] ® Control rule.
DECK [güverte] Gemide ambar ve kamara üstüne verilen ad.
DECK CLEAT (BELAYING CLEAT) [koç boynuzu] Halat volta etmek için kullanılan iki kulaklı bağlama düzeni.
DECK OFFICER [güverte zabiti] Güvertedeki iş ve işleyişten sorumlu gemi adamı.
DECKBEAM (BEAM) [kemere] Güvertenin döşenebilmesi için posta uçlarını birleştiren omurgaya dik bağlantılar.
DECK-MAN [miço, muço] Tayfa yamağı.
DECLINE [azalma] Birey sayılarında ya da dağılım alanında nedeni bilinmeyen ya da kontrol edilemeyen küçülme. Doğal nedenlerle olan artma ve azalmalar ile planlanan balıkçılık buna dahil değildir.
DECOMPRESSION SICKNESS [gaz kabarcığı hastalığı] ® Gas bubble disease.
DECURVED [aşağı kıvrık] Yanal çizginin aşağı doğru kıvrıklığı. Bazı sazangil balıklarda görülmektedir.
DEDUCTION [tümdengelim, dedüksiyon].
DEEP SCATTERING LAYER (DSL) [derin saçılma tabakası] 1- Tabanla yüzey arasında ortalarda bir yerde yankı iskandilinde tabana bezer yankı veren tabaka. Bu tabaka gece yükselmekte gündüz derine inmekte olup gaz kesesi olan canlıların birikme alanıdır.
DEEP SCATTERING LAYER (DSL) [derin saçılma tabakası] 2- ® False bottom (Yalancı taban).
DEEP SEA [derin deniz] Deniz ve okyanusların 200 m?den derin kısmı.
DEEP WATER [derin su] Dalgaların tabandan etkilenmediği, yüzey dalga boyunun 1.5 katı olan derinlikteki su.
DEEP-SEA FISH [derindeniz balığı] Bin metreden daha derinde yaşayan balık(lar).
DEEPWATER SPECIES [derinsu türü] 400 m?den daha derinde bulunan balık(lar).
DEFENCE [savunma] Koruma ve korunmaya ilişkin işlevsel karmaşıklık olup bireysel ya da sosyal bağın bulunduğu grubun yabancı tür ya da düşmana karşı savunulmasıdır. Savunma birçok şekilde olur. i) Dar anlamda koruma salgısı salgılamak, ses çıkartmak ya da düşmanla çatışmak. ii) Saldırı. Düşmana olan eşik mesafenin aşılması durumunda çatışmak. iii) Savuşmak. Düşmanın hedefi olmadan önce saklanmak, geri çekilmek. Bunun etken ve edilgen şekilleri vardır. iv) Kaçmak. v) Saldırıyı önlemek. Bununda birçok şekli vardır. Korkutucu renk, yan gösterme ve tehdit örnek olarak verilebilir. vi) Yöneltme. Örneğin mükkep salarak saklanma yoluyla hedef olmaktan sıyrılmak.
DEGREE [derece] 1- Dairenin 1/360?da bir parçası ya da 60 dakika.
DEGREE [derece] 2- 60 deniz mili.
DEGREE [derece] 3- Sıcaklık birimi (0C).
DEGREES OF WATER HARDNESS [su sertlik derecesi] Sudaki iyon miktarını gösteren birim. Kademeli olarak en sert su birimi olan 30?a kadar gider. Derecelendirme faklı ülkelerde farklı tanımlanmıştır.

1 Alman derecesi      = 17.9 ppm CaO.
1 Amerikan derecesi = 17.1 ppm CaCO3.
1 Fransız derecesi    = 10.0 ppm CaCO3.
1 İngiliz derecesi       = 14.3 ppm CaCO3.
DEIONISER [deiyonizör] İyon değiş-tokuşcuyla suyu filtreleyen aygıt.
DELAGIC TRAWL [delajik trol] Demersal (tabansal) ve pelajik (deniz(de) kelimelerinin parçaları kullanılarak üretilmiş olan bu kavram, takım değiştirmeden hem taban hemde yüzücü (pelajik) balıkların avcılığında kullanılan kombinasyon trol ağını belirtmektedir.
DELPHINAPTERUS LEUCAS (WHITE WHALE, BELUGA WHALE) [akbalina, beyaz balina, deniz kanaryası] Kuzey kutbunda yaşayan dişli küçük yunus balığı. Sırt yüzgeci yoktur. Göğüs yüzgeçleri kısadır. Boyu TL=5 m ağırlığı 1.5 ton olabilir. Birçok sesi taklid edebilir ve bir adı da deniz kanaryasıdır.
DELPHINIDAE (DOLPHINS) [yunusbalığıgiller] Yunuslar adlarında balık kelimesi geçmekte ise de öncelikle balık değildirler. Bu memeli hayvanlardan (Mammalia) balinalar (Cetacea) takımı, dişli balinala (Odontoceti) alttakımının Delphinidae (Okyanus yunusları) ailesi ile Phocoenidae (gerçek yunuslar) ailelerinin genel adıdır. Yunusbalığıgillerin boy ve ağırlıkları 1.2 m ve 40 kg ile 7 m ve 4.5 ton arasında değişmektedir. Çoğunluk ise 50 kg civarındadır. Dişli balinagillerin görece küçük ve orta boyda olan bireyleri daha çok Kardeniz?de olmak üzere Türkiye sularında yaşamaktadır. Bunlar, Deiphinidae ailesinden tırtak-Delphinus delphis, afalina-Tursiops truncatus ile Phocoenidae ailesinden mutur-Phocoena phocoena?dır. Hepsi etoburdur (karnivordur) ve daha çok sahanlık üzerinde ve beslenme zincirinin üstünde yer alırlar. Dünya denizlerinde Delphinidae ailesinden 17 cins ve 36 tür bulunur.
DELTA [delta] Nehirlerin getirdiği askı maddelerin birikmesiyle nehir ağızlarında oluşan genellikle üçgen şeklinde, üstüste biriken çökel tabakası.
DELTENTOSTEUS QUADRIMACULATUS (FOUR-SPOTTED GOBY) [benekli kaya balığı, dört benekli kayabalığı] Tabansal (demersal) olup göçmen değildir. TL=8 cm olabilir. Kumlu, çamurlu tabanda daha çok 90 metre derinliğe kadar bulunur. 330 metre derinliğe kadar da rastlanabilir.
DEMAND FEEDER [istemsel beslenme] ® On-demand feeder.
DEME [halk] Bir populasyonun coğrafi sınırlama nedeniyle aynı türden olan diğer populasyonlarla çiftleşme eğilimi olması. Taksonomik konumları aynı olmasına rağmen yapısal özellikleri ve yaşam şekilleri bakımından biraz farklılaşmış topluluk.
DEMECOLOGY [demekoloji] Populasyon ekolojisi. Bir türü ya da topluluğu ele alan ekolojiden alt ayırımı zordur. ® Autecology (autekoloji). ® Ecology (ekoloji). ® Synecology (sinekoloji). ® Genecology (genekoloji).
DEMERSAL [tabansal, demersal] Tabanda ya da tabana yakın yaşayan balıklar.
DEMERSAL FISHERY [tabansal balıkçılık, demersal balıkçılık] Taban ve tabana yakın yaşayan türlerin avcılığı.
DEMI-VEGETARIAN [demi-vejeteryan] ® Pescatarian (peskataryan).
DEMOGRAPHY [nüfusbilim, demografi] İnsan nüfusunun belirlenmesi.
DENATANT [denatant] Kontranatant?ın tersi. Balıkların akıntıyla birlikte, sürüklen-mesi, yüzmesi ya da göçü. Balık yumurta ve larvalarının yumurtlama alanlarından uzaklaşması.
DENDOGRAM [dendrogram] Ortak değişkenleri olan grupların ilişkilerinin dallan-dırılmış olarak gösterilmesi.
DENIER [denye] Ağ iplerinin kalınlığının belirtilmesinde kullanılan terim.
DENITRIFICATION [nitrat giderme, denitrifikasyon] Nitrattaki azotu indirgeyerek ortamdan uzaklaştırmak.
DENITRIFICATION FILTER [nitrat giderme filtresi, denitrifikasyon filtresi] Anaerobik bakterilerle (oksijensiz) nitratı (NO3) azot ve oksijene ayıran filtre.
DENSITOMETER [yoğunlukölçer, dansitometre].
DENSITY [yoğunluk, sıklık] 1- Birim hacime düşen kütle. Kütle bölü hacim.
DENSITY [yoğunluk, sıklık] 2- Birim alan ya da hacimdeki balıkların ağırlık ya da sayısı.
DENSITY DEPENDENT GROWTH [sıklığa bağlı büyüme, yoğunluğa bağlı büyüme] Birey sayısı sıklığına (yoğunluğuna) bağlı büyüme. Örnek; artan ana-baba sayısıyla artan yumurta sayısı ile içgöçer sayılarının arttığı büyüme.  ® Density independent growth (sıklığa bağlı olmayan büyüme).
DENSITY INDEPENDENT GROWTH [sıklığa bağlı olmayan büyüme, yoğunluğa bağlı olmayan büyüme] Birey sayısı sıklığına (yoğunluğuna) bağlı olmayan büyüme. Örnek; artan ana-baba sayısıyla artan yumurta sayısına rağmen içgöçer sayılarının artmadığı, genelde aynı kaldığı büyüme. Stok sıklılğının düzenlendiği (kontrol edildiği) büyüme. ® Density dependent growth (sıklığa bağlı büyüme).
DENTATE [dişli] Dişe benzer, tırtıklı yapıları olmak.
DENTATUS (TOOTHED) [dişli].
DENTEX DENTEX (COMMON DENTEX) [sinagrit] Tabana yakın su kesiminde yaşayan (bentopelajik) balıktır. Boyu TL=100 cm ve ağırlığı 14 kg olabilir. 0-200 m derinliklerde rastlanır. Genellikle 50 m derinlikte sert taban üstünde bulunur. Balıkçılığı ve yetiştiriciliği yapılmaktadır. Erin bireyler tek gezer. Erin olmayanlar gruplar halinde bulunur.
DENTEX GIBBOSUS (PINK DENTEX) [sinagrit, tellisinarit balığı, antenli mercan, trança] Tabana yakın su kesiminde yaşayan (bentopelajik) balıktır. Boyu TL=106 cm ve ağırlığı 15 kg olabilir. 0-220 m derinliklerde rastlanır. Balıkçılığı vardır. Kayalık ve kayalık etrafındaki kumluk zemin üzerinde bulunur. Genç bireyleri kıyıya yakın, yaşlıları açık suda bulunur.
DENTEX MACROPHTHALMUS (LARGE-EYE DENTEX) [mandagözsinagrit balığı, irigözsinagrit, patlakgöz mercan] Tabana yakın yaşayan (bentopelajik) pelajik okyanusgöçer (okyanodrom) balıktır. 30-500 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=65 cm olabilir. Kumluk, kayalık zemini tercih eder. Büyüdükçe derine iner. Mevsimsel dikey göç yapar.
DENTEX MAROCCANUS (MOROCCO DENTEX) [Fas mercanı] Tabansal (demersal) balık olup 20-500 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=45 cm olabilir. Balıkçılığı vardır. Farklı zemin üzerinde bulunursa da kaba çakıllı kesimleri tercih eder.
DENTICLE (LITTLE TOOTH) [küçük diş].
DENTICLE [dişcik] 1- Dişe benzeyen küçük yapı.
DENTICLE [dişcik] 2- Elasmobranchii?de plakoid pul
DENTICULATE [dişli] Dişi taşıyan, dişe benzer yapıları olan.
DENTICULUS (DENTICLE, LITTLE TOOTH) [küçük diş].
DENTINE [mine] 1- Diş?in sert dış tabakası.
DENTINE [mine] 2- Kozmoid, ganoid ve plakoid pullardaki sert tırtıklar.
DEOXYRIBONUCLEIC ACID (DNA) [deoksiribonükleik asit] Uzun bir polimer olup hücre çekirdeğinde çift sarmal şeklinde bulunur ve kalıtsal bilgilerin aktarılmasıyla ilgilidir.
DEPAUPERATE [yoksul, fakir] Balık faunasının ya da alanının sayı ve tür olarak az çeşitliliğe sahip olması.
DEPENDENT SPECIES [bağımlı tür] Bir diğerine bağımlı (ihtiyacı) olan tür. Örnek: yırtıcının avlayacağı bireye olan bağımlılığı.
DEPENSATION MORTALITY [cinsiyete bağımlılık ölümü] ® Alee effect (Alle etkisi).
DEPLETED [tükenmiş] Geçmiş dönemlere göre, balık bolluğunun balıkçılık nedeniyle çok düşük düzeye inmiş olması.
DEPLETION [tükenme] 1- Kaynakların (stokların) azalması, tükenmesi, kuruması.
DEPLETION [tüketme] 2- Yenilenebilir kaynağın (stok) sürdürülebilir düzeyin üstünde avlanması.
DEPOSIT FEEDING [tortulyiyen] Tabandaki ya da tabana çöken bitki ve hayvanlarla beslenen.
DEPRESSED [yassılmış] Yassılaşmış canlı, örneğin vatoz.
DEPRESSION [alçak]  1- Alçak basınç alanları için kullanılan bir kavram.
DEPRESSION [alçaltı] 2- Deniz ya da okyanusun çukur kısmı.
DEPTH [derinlik] Dikey mesafe. 
DEPTH CONTOUR [derinlik konturu] Aynı su derinliğine sahip noktaların birleştirildiği harita (eşderinlik) çizgisi.
DEPTH METER [derinlik ölçer] Su derinliğini ölçen alet.
DERBIO [yaladerma balığı, çıplak, yaladerma] ® Trachinotus ovatus.
DERM [deri, derm] Örnek; epiderm (epidermis)-dıştaki (üstteki) deri, dışderi.
DERMAL DENTICLE [deridişcik] Torpedinidae hariç Elasmobranchii?deki diş benzeri plakamsı (plakoid) pullar.
DERMAL FOLD [derikanat] Kelergillerin (Squatinidae) kafasının iki yanındaki göğüs (pektoral) yüzgecinden ayrılmış kanat görünüşlü derimsi et parçası.
DERMIS [içderi, dermis, cutis] 1- Derinin damarlı iç kısmı. Dışderinin altı.
DERMIS [içderi, dermis, cutis] 2- Derinin dışarı ile teması olmayan iç tabakası.
DERMOCHLYS CORIACEA (LEATHERBACK TURTLE) [kiremitli kaplumbağa, derisırtlı kaplumbağa] Sürüngenler (Reptilia) sınıfı, kaplumbağalar (Testudines) takımı, Dermochelyidae ailesi Dermochelys cinsi olup tropik bölgede bulunan bir deniz kaplumbağasıdır. Hint ve Büyük Okyanus?un yerlisidir. Bilinen en büyük kaplumbağadır. Boyu önkol ucundan diğerine 2.7 m olabilir. Görünür kabuğu yoktur. Kabuk koyu-esmer ya da siyah bir deri altında saklanmıştır. Çiftleşme ve döllenme denizde, yumurtlama kumsalda oyulan çıkurda olur. İyi yüzücüdür. Medüz ve diğer kabuklularla beslenir. Etinin zehirlenmeye yol açtığı söylemine karşın yendiği de bilinmektedir. Daha çok açık denizde kalır. Soyları tükenme tehlikesi altında olup korunmaya alınmıştır.
DERMOSKELETON [deri-iskelet] Deriden kaynaklanan pullar, dişler gibi sert yapılar.
DERMOTRICHIUM [dermotrikum] Dört tip yüzgeci ifade etmektedir. i) Ceratotrich?Kıkırdaklı balıklarda; ii) Actinotrich?Kıkırdaklı ve kemikli balıklarda; iii) Lepidotrich?Kemikli balıklarda; iv) Camptotrich?Akciğerli balıklar (Dipnoi) ile Saçakyüzgeç-lilerde (Crossopterygii).
DESERTIFICATION [çölleşme] Doğal değişiklikler ya da yanlış kullanım sonucu toprağın çöl haline geçme süreci.
DESICCATOR [desikatör] Laboratuvarda içine (alta) nem emici kimyasal (örneğin H2SO4 - sülfirik asit, CaCl2 kalsiyum klorid), üste nemi alınacak malzeme konularak kurutma işleminde kullanılan tencere şeklinde cam kab.
DETACHABLE LINK [açılır bakla] Yaylı sistemi olan ve gerektiğinde kolay açılır ve kapanır bakla.
DETERGENTS [deterjanlar] Yüzeyleri temizleme maddesi.
DETERMINISTIC [belirleyici, deterministik] Rastgele (tesadüfi) olmayan usul ve işlem.
DETERMINISTIC [belirleyici] Rastgele (tesadüfi) olmayan usul ve işlem.
DETRIMENTAL (HARMFUL) [zararlı] Canlıları ve ekonomiyi olumsuz etkileyen bitkisel ve hayvansal organizmalar zararlı(lar) olarak anılır.
DETRITIVORE [çökelobur, çökelcil, detritivor] Çökelle (detritus ile) beslenen canlı.
DETRITUS [detritus] Göl, deniz ve okyanuslarda asıkıda ya da su kolonundan tabana çökerek tortu oluşturan her türlü inorganik ve organik malzeme. Organik malzemeyse buna organik (detritus) tortul denmektedir.
DEUTEROSTOMES [ikincilağızlılar] ® Deuterostomia.
DEUTEROSTOMIA (DEUTEROSTOMES) [ikincilağızlılar] Çokgözeli (çokhücreli) hayvanlar olup embriyonal ağız (blastophore) erin aşamada anüs olur; ya da ?ilk? ağız kapanır ve ağız ve anüs yeniden oluşur. Derisidikenliler (Echinodermata), yarımkordalılar (Hemichordata) ve kordalılar (Chordata) olmak üzere üç büyük kabileye ayrılır.
DEVELOPED FISHERY [gelişmiş balıkçılık] İdari planla uyumlu olarak sürdürülebilir ürün düzeyine yakın balıkçılık.
DEVELOPING FISHERY [gelişmekte olan balıkçılık] Çoğunlukla artan balıkçılık kapasitesi nedeniyle hızla gelişen balıkçılık.
DEVIATION [sapma] Ölçüm değeri ile ortalama arasındaki farktır. Buna standart sapma da denilebilir.
DEVIL FISH [kulaklıfolya, şeytan balığı, manta] ® Mobula mobular.
DEVILFISH [ahtapot] ® Octopus vulgaris.
DEVIL'S ELBOW [kelebek] ® Butterfly.
DEVONIAN [devon dönemi] 413-365 milyon yıl öncesi jeolojik dönem. Balık dönemi olarak da anılmaktadır.
DEXTRAL [dekstral] Sağ tarafı üstte olan yassı balıkları belirtir.
DI- (prefix) [di] İki, çift, iki kez. Dipol (dipole) - iki ya da çift kutuplu.
DIA- (prefix) [dia-] 1- Çaprazlama, iki yönlü, çift. Örnek; diadrom balık (diadromous fish) - çiftgöçer balıklar.
DIA (prefix) [dia] 2- Karşıdan karşıya, içinden, duble.
DIADROMOUS FISH [çiftgöçer balıklar, diadrom nalıklar] Deniz ve tatlısu arasında iki yönlü göçmen balıklar. Terim yukarıgöçer (anadrom) ve aşağıgöçer (katadrom) balıkları içerir.
DIAGNOSTIC [diyagnostik] Teşhissel.
DIAPAUSE [çiftduraklama] Kış uykusu benzeri geçici tutuklanmış, durdurulmuş evre. Çoğunlukla bazı böceklerde ve denizde ise kabuklulardan (Crustacea) kürekayaklılarda (Copepoda) görülen, büyümenin durdurulduğu, metabolizmanın yavaşlatıldığı geçici dinlenme dönem ya da evresi.
DIAPHRAGM [diyafram] İki odacığı birbirinden ayıran zar (membrane).
DIAPHRAGM PUMP [diyafram pompası] Yaygın bilinen bir çeşit akvaryum pompası.
DIAPHUS HOLTI (SMALL LANTERN FISH) [ışıldak balığı] Okyanusgöçer (okyanodrom) olup tabana yakın askıda durur. Derinyüzücü (batipelajik) balıktır. Boyu TL=7.5-8 cm olabilir. 40-775 m derinliklerde rastlanabilir. Serin suda bulunur. Gündüz 225-650 metre ve geceleri 40-275 m derinliklere yükselir. Erin olanlar Akdeniz?de göçmen balık olarak bilinmektedir.
DIAPHUS METOPOCLAMPUS (SPOTHEAD LANTERN FISH) [ışıldak balığı] Boyu TL=8-9 cm olabilir. Taban üstünde kolonda ve 90-1085 m derinliklerde rastlanan derinyüzücü (batipelajik) balıktır. Göçmen değildir. Gündüz 375-850 m ve gece 90-850 metrelere yükselir.
DIAPHUS RAFINESQUEI (WHITE-SPOTED LANTERN FISH) [?] Boyu TL=10-11 cm olabilir. Okyanusgöçer (okyanodrom) olup 40-1080 metrelerdeki derin suda rastlanır. Gündüz 325-750 m?lerde bulunur. Gece dağılımı tabakalanma gösterir. Erinler 300-600 ve erinleşmemiş olanlar 40-200 metre derinliklerde yer alır.
DIATOMEAE [diatom] Bitkisel plankton. Silisyum göze (hücre) çeperi olan tek gözeli (hücreli) alg.
DIC (abbrev.) [Çözünmüş inorganik karbon] Dissolved Inorganic Carbon.
DICENTRARCHUS LABRAX (EUROPEAN SEABASS) [beyaz balık, ispendik, levrek balığı, levrek] Tabansal (demersal) okyanusgöçerdir (okyanodromdur). Acısu ve tatlısuya girer. Boyu TL=103 cm, ağırlığı 12 kg ve 15 yaşında olabilir. 10-100 m derinliklerde rastlanır fakat daha çok sığ sularda bulunur. Balıkçılığı ve yetiştiriciliği önemlidir. Kışın derine iner. Gençleri sürü oluşturur fakat erinler birlikte olmazlar. Yumurtaları yüzücüdür (pelajiktir).
DICENTRARCHUS PUNCTATUS (SPOTTED SEABASS) [ispendik, beneklilevrek balığı, levrek] Kıyısal yüzücü (pelajik) olup acısuya girer. Boyu TL=70 cm olabilir. 30 m derinliğe kadar farklı zemin üzerinde görülür.
DICHLORO-DIPHENYL-TRICHLOROETHANE (DDT) [dikloro-difenil-trikloroetan (DDT)] Renksiz kristal halinde bir madde olup suda çözünmez. Buna karşın yağ ve organik çözücülerde kolaylıkla çözünür. Son derece etkili (ağılayıcı) ve organizmalarda birikebilen kuvvetli, uzun ömürlü bir böcek öldürücüdür. Yarılama ömrü ortama 2-25 yıl arasında değişmektedir. Göl suyunda 56 gün olan yarılama ömrü ırmakta 28 gündür. İlk kez 1970?te Norveç ve İsveç?te yasaklanmıştır. Bunu 1972?de ABD, 1984?te İngiltere izlemiştir. 2001 Stokholm Konvensiyonu?nu 98 ülke imzalamış ve yaygın yasaklama 2004?te geçerli olmuştur. Sıtma mücadelesini sürdürmek zorunda olan bazı ülkelerin bu ucuz ikimyasaldan kısa sürede vazgeçmeleri mümkün görünmemektedir.
DICOLOGLOSSA CUNEATA (WEDGE SOLE) [dil balığı] Boyu TL=35 cm olabilir. 10-460 m derinliklerde rastlanır. Tabansaldır (demersaldır). Balıkçılığı vardır. Çoğunlukla kumlu, çamurlu zeminde bulunur. Yumurtaları yapışkan olmayıp yüzücüdür (pelajiktir).
DIEL VERTICAL MIGRATION [günlük dikey göç] Su kolonunda 24 saatte yapılan dikey hareket.
DIELDRIN [dieldrin] Klorlu hidrakarbonlar sınıfından zehirli tarım ilacı.
DIET [diyet] Akvaryumdaki balıkların normal, sağlıklı büyümeleri için dengelenmiş besin karışımı.
DIFFUSER [yayıcı, diffüzör] Diffüzör. Sıvı ve gaz atıkları alıcı ortama daha iyi dağıtmak için kullanılan görece küçük delikli (gözenekli) düzenek (örneğin boru).   
DIFFUSION [yayılma] Bir sıvı ya da gazın diğeri içerisinde molekül hareketleriyle dağılmasıdır. ® Brownian movement (Brown hareketi).
DIFICERCAL [difiserk] İçinden omurganın geçtiği ve kuyruk yüzgecini iki eşit parçaya ayıran bakışımlı (simetrik) yüzgeç tipi. Örnek; akciğerli balıklar (Dipnoi) Epicercal (episerk). ® Heterocercal (heteroserk). ® Homocercal (homoserk).  ® Hypocercal (hiposerk).
DIGESTIBILITY [sindirilebilirlik] Belirli bir besinin balık tarafından sindiri-lebilmesi ve soğurulması (absorbsiyonu).
DIGESTION [çürütme] 1- Organik maddelerin enzimlerin etkisiyle küçük parçalara dönüştürülmesidir.
DIGESTION [çürütme] 2- Lağım çamurunun anaerobik çürütülmesi.
DIGESTION [çürütme] 3- Maddenin kimyasal parçalanmasıdır.
DIGESTION [sindirim] 4- Alınan besinin kimyasal yolla parçalanarak vücudun değişik kısımlarına geçebilecek şekle getirilmesi.
DIGESTION [sindirme] 5- Besin maddelerinin canlı vücudunda kullanılabilecek küçük parçalara ayrılmasıdır.  
DIGESTION EFFICIENCY [sindirme etkinliği] Soğurulmayan besinin oranı.
DILETATION [genleşme] Tüp, boru, açıklık, delik, ağız vb?nin çapının büyümesi. Genişleme.
DIMETHYL SULFIDE [dimetil sülfit] Planktonlar ile bazı balıkların ürettiği tehlikesiz kimyasal madde.
DIMICTIC [dimiktik] Yılda ilkbahar ve sonbaharda iki karışma dönemi olan ve sıcaklık tabakasının bozulduğu göl.
DIMORPHISM [çiftyapısallık, ikişekillilik] Aynı türün iki bireyinin farklı yapıda görünmesi. ® Sexual dimorphism (eşeysel çiftyapısallık, cinsi çiftyapılılık, seksüel dimorfizm).
DINOFLAGELLATA [dinoflagellata] Bitkisel plankton. Tek hücreli yosun (alg).
DIODON HYSTRIX (SPOT-FIN PORCUPINEFISH) [kirpi balığı] Denizel olup 2-50 m derinliklerde rastlanmaktadır. Boyu TL=91 cm ve ağırlığı 2.8 kg olabilir. 10-15 yıl ve daha fazla yaşayabilir. Balıkçılığı önemsizdir. Deniz kulaklarına girer ve çoğunlukla kovuk ve mağaralarda bulunur. Erinleşmemiş bireyleri (20 cm altı) yüzücü (pelajik) iken erin bireyler tabansaldır (demersaldır). Normalde yenmez, ağılayıcıdır (zehirleyicidir). Tek gezen gece aktif balıktır.
DIODONTIDAE (PORCUPINEFISH) [kirpibalığıgiller] Actinopterygii-Işınlıyüzgeçliler sınıfı, dörtdişlibalıklar anlamındaki Tetraodontiformes takımının 8 cinsi barındıran bir ailesidir. Bu balıklar su ya da hava yutarak şişme özelliğine sahiptirler. Balon şeklini alabilirler. Vücutlarında sivri dikenler vardır. Bu iki özellikleriyle kendilerini yırtıcılara karşı korurlar. Bazı türlerinin deri ve eti ağılıdır (zehirlidir). Japonya?da özel ahçılarca ağısı (zehiri) alınarak hazırlandıktan sonra yenir.
DIOXIN [dioksin] Çok zehirli öldürücü madde.
DIP (abbrev.) [Çözünmüş inorganik fosfor] Dissolved Inorganic Phosphorus.
DIPHYODONT [difiyodont] İnsanlarda olduğu gibi yaşam süresince süt dişleri ve kalıcı ikinci seri dişlere sahip olma. ® Monophyodont (monofiyodont). ® Polyphydont (polifiyodont).
DIPLECOGASTER BIMACULATA EUXINICA (?) [ördek balığı]. Tabansaldır (demersaldır) ve 60 m?ye kadar rastlanır. Karadeniz?de bulunur.
DIPLO- (prefix) [diplo-] Duble, çift. Örnek; diploid. Normal kromozom sayısının iki katı kromozoma sahip.
DIPLODUS ANNULARIS (ANNULAR SEABREAM) [isparoz balığı, isparoz] Tabana yakın yaşayan yüzücü (pelajik) balıktır ve 0-90 metreler arasında rastlanır. Boyu TL=24 cm ve 7 yaşında olabilir. Balıkçılığı önemlidir. Zostera ve Posidonia çayırlarında ve kumluk kesimlerde barınır. Nadiren kayalıklarda rastlanır. Etoburdur (karnivordur). Cinsiyetler ayrı olmakla birlikte gizil (potansiyel) erseliktir (hermafrodittir). Bazı bireyler önce erkek sonra dişi olur.
DIPLODUS CERVINUS CERVINUS (ZEBRA SEABREAM) [çizgili isparoz, çizgili mercan] Okyanusgöçer (okyanodrom) olup 30-300 m derinliklerde rastlanır. Daha çok 30-80 m?lerde kayalıklar üstünde bulunur. Boyu TL=55 cm ve ağırlığı 2.7 kg olabilir. Farklı boylarda 4-5 birey bir arada bulunur. Etotoburdur (omnivordur). Balıkçılığı önemsizdir.
DIPLODUS PUNTAZZO (SHARPSNOUT SEABREAM) [sivriburunkaragöz balığı, sivriburun karagöz] Okyanusgöçer (okyanodrom) olup taban üstünde su kolonunda yaşar yani tabanyüzücüdür (bentopelajiktir). 0-150 m?ler arasında rastlanır, acısuya girer. Boyu TL=60 cm ve ağırlığı 1.7 kg olabilir. Balıkçılığı vardır. Taşlık zemini tercih eder ve gruplar oluşturur.
DIPLODUS SARGUS (WHITE SEABREAM) [karagöz, akkaragöz, tahta balığı, sargoz] Tabansal (demersal) ve okyanusgöçerdir (okyanodromdur). Acısuya girer. 0-50 m derinliklerde rastlanır. Boyu TL=45 cm, ağırlığı 1.9 kg olabilir. 10 yıldan biraz daha uzun yaşar. Kayalık kıyılarda ve Posidonia oceanica çayırlarında barınır. Alaca karanlıkta aktiftir.
DIPLODUS VULGARIS (COMMON TWO-BANDED SEABREAM) [karagöz balığı, karagöz, baltabaşkaragöz balığı] Okyanusgöçer (okyanodrom) olup taban üstünde su kolonunda yaşar, kısaca tabanyüzücüdür (bentopelajiktir). 0-160 m?ler arasında rastlanır fakat daha çok 50 m?ye yakın derinliklerde bulunur. Boyu TL=45 cm ve ağırlığı 1.3 kg olabilir. Balıkçılığı önemlidir.
DIP-NET (SCOOP NET) [kaldırma ağı] Çuval şeklinde ve kepçe gibi kullanılan bir cins balık tutma aracı.
DIPNOI (LUNGFISHES) [akciğerli balıklar, dipnoi] Çift solunumlu akciğerli-balıklardır. Omurgalı balıkların Tükelağızlılar alt sınıfına giren balıkları kapsar. Hem solungaçları hem de kısa bir tüple yemek borusunun alt kısmına bağlı bir ya da iki parçalı akciğerli balıklar olup çoğunun soyu tükenmiştir. Bugün mevcut türlerin hepsi tatlısuda bulunur. İskeletleri kısmen kemikli kısmen kıkırdaklıdır. Tek-akciğerliler Monopneumona ve çift-akciğerliler Dipnomona adını alır.
DIRTY FISHING [pis balıkçılık] ® By-catch (yan av).
DISAPPEARANCE [kaybolma] Avlanan balık sayılarının giderek azalması ya da avlanamaz olma hızı olup av eğrisinden elde edilir (hesaplanır).
DISC [disk] Ortası kalınca kenarları ince küçükce tekerlek.
DISCARD [ıskarta] Değeri olmayan ya da değişik nedenlerle değerini kaybetmiş balık. Avlanan balığın bir kısmının denize atılmasıdır. Iskarta balıklar genellikle hedef tür dışındaki balıklar olup balık parçaları, boyu küçük olanlar, yaşayan ya da ölü bireyler olabilir. Diğer yandan avın atılan kısmı ise ekonomik ve ekolojik önem taşıyabilir. Bu nedenle de miktarının belirlenmesi önem arz etmektedir. ® Trash fish (değersiz balık).
DISCARD MORTALITY [ıskarta ölümü] Iskarta ölüm oranı çarpı atılan avdır.
DISCARD MORTALITY RATE [ıskarta ölüm oranı] Iskarta avın avlama ve güverte işlemleri nedeniyle ölen balıklara oranıdır.
DISCARD RATE [ıskarta oranı] Toplam avın atılan av?a oranıdır. Bu oran tür ya da tür grupları olarak da verilebilir.
DISCARDED FISH [ıskarta, değersiz balık] ® Trash fish. ® Discard (ıskarta).
DISCHARGER [kaşarcı] Araba ya da balıkçı motorundan balık indiren.
DISCOIDAL ORGAN [diskimsi organ] Değişikliğe uğramış karın yüzgeçlerinin oluşturduğu vantuz. Örnek; Gobiesocidae ve Liparidae.
DISCONTINUITY [süreksizlik] Elemanların belirgin bir şekilde farklılık hatta zıtlık göstermesi olayı.
DISCONTINUITY LAYER [termoklin] ® Thermocline.
DISCRIMINANT [diskriminant] Ayırt edici. Özellikler itibarıyla ayırt edici.
DISINFECTION [mikropsuzlaştırma, dezenfeksiyon] İstenmeyen (hastalık yapıcı) organizma-lardan arındırma.
DISK LENGTH [disk boyu] Vatozlarda burun ucundan göğüs yüzgecinin ucuna kadar olan uzaklık.
DISK WIDTH [disk genişliği] Vatozlarda göğüs yüzgecinin yan uçları arasındaki en büyük mesafe.
DISPERSION [dağılım] Kaynaktan çıkan herhangi bir şeyin (madde, ses, kimyasal, kirletici, canlı vb.?nin) ortamda yayılması, dağılması.
DISPOSABLE [tek kullanmalik] Yalnız bir kez kullanıldıktan sonra atılan malzeme.
DISSECTION [açımlama, diseksiyon] Bir canlının parça ve kısımlarını göstermek için kesilerek açılması.
DISSIMILARITY [benzemezlik] İki nesne arasındaki cinse özgü benzemezlik ölçüsü olup bir ile sıfır arasında yer alan ölçekle belirtilir. ® Benzerlik.
DISSOCIATION [ayrıştırma] Maddenin çözeltide ayrışması (NaNO3«Na++NO3-).
DISSOLVED OXYGEN (DO) [çözünmüş oksijen] Suda çözünmüş halde bulunan oksijen. ® Winkler titrasyonu.
DISTAL [distal] 1- Kenarda ya da kenara yakın.
DISTAL [distal] 2- Merkezden uzakta bulunan kısım, organ vs.
DISTANCE [uzaklık, mesafe] Sıfır ile sonsuz arasında yer alan, ölçü birimi cinsinden verilen, iki nesne arasındaki farklılık.
DISTANCE FUNCTION [uzaklık fonksiyonu, mesafe fonksiyonu] Ayrışım analizi ya da uzaklık fonksiyonu kullanılarak iki populasyon, ya da iki stok arasındaki farklılığı (ayrılığı) belirleme ve göstermede kullanılan ilişki, denklem.
DISTANT WATER FISHERY [uzak mesafe balıkçılığı] Bağlı olduğu limandan binlerce kilometre uzakta yapılan balıkçılık.
DISTROPHIC [distrofik] ® Dystrophic.
DIURNAL [günlük] 1- Gün ışığının olduğu süreçle ilgili.
DIURNAL [günlük] 2- Yirmidöret saatlik süreç.
DIVERGE [ayrılma] İki ya da daha çok yönde birbirinden sürekli uzaklaşma. Örnek: deniz ve okyanus akıntıları.
DIVERGENCE [diverjans, divergens] Dip sularının yüzeye çıkması. Uzaklaşma, ıraklaşma.
DIVERSITY [çeşitlilik] 1- Bir ortamdaki türlerin sayısını, azlık ya da çokluğunu ifade eder. Çeşitlilik az ise orada tür sayısın az ve eşit olmayan bolluğun, çeşitlilik çok ise tür sayısının çok ve eşit bolluğun olduğu anlaşılır.
DIVERSITY [çeşitlilik] 2- Tür sayısının mutlak değeri.
DIVERSITY [çeşitlilik] 3- Bir özelliğin ya da karakterin değişkenliği. Örneğin şekilbilimsel (morfolojik) değişiklik.
DIVERSITY INDEX [çeşitlilik göstergesi] Bir topluluktaki tür sayılarının ve göreceli bolluğunun ölçüsüdür. Bütün bireyler aynı türden ise (monokültür) en düşük çeşitlilik göstergesi ve her birey farklı türden ise en yüksek çeşitlilik göstergesi söz konusudur.
DIVISION [divizyon] Bitki sınıflandırmasında hayvanlardaki kabile (filum) eşdeğeri ulam.
DİE (abbrev.) [Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)] Eski ?Devlet İstatistik Enstitüsü?. ® Turkish Statistical Institute (TURKSTAT).
DMS (abbrev.) [dimetil sülfit] ® Dimethyl sulfide.
DNA (abbrev.) [deoksiribonükleik asit] ® Deoxyribonucleic acid.
DO (abbrev.) [çözünmüş oksijen] ® Dissolved oxygen.
DOBRIYAL INDEX [Dobriyal göstergesi] Gram cinsinden ortalama gonad ağırlığının küp köküdür ve balıkların üreme yeteneği, üreme dönemlerinin belirlenmesi ve cinsi olgunlaşma ve yumurtlama sıklığının belirlenmesinde kullanılmaktadır.
DOCK [dok] Havuz. Gemilerin yük boşalttığı ya da onarıma alındığı havuz.
DOGFISH SHARKS [camgözgiller] ® Squalidae.
DOGTOOTH GROUPER [lahoz, orfoz] ® Epinephelus caninus.
DOLDRUM [sakin Ekvator kuşağı] Kuzey yarımkürede kuzeydoğulu, güney yarımkürede güneydoğulu (İngilizcede trade winds-ticaret rüzgarları, Türkçede Fransızca?dan aktarma olup alize adıyla anılan) hafif rüzgarların estiği, sakin ekvator kuşağı.
DOLIOLUM (SMALL BARREL) [küçük fıçı] 1-.
DOLIOLUM [Doliolum] 2- Kordalılar (Chordata) kabilesi, gömlekliler (Urochordata= Tunicata) altkabilesi, salplar (Thaliacea) sınıfı, doliyolum (Doliolida) takımı, Doliolidae ailesinin fıçı şeklinde şeffaf gövdeli bir cinsi olup 3 türü barındırmaktadır. Ağız ve dışkılık karşılıklı uçlardadır. Kas çember şeklindedir. Gelişmesinde birbirini izleyen eşeyli, eşeysiz çoğalma değişimi vardır. 
DOLLO?S LAW [Dollo yasası] Louis Dollo (1857-1931) tarafından 1890?da ortaya atılan bir hipotez olup evrimin tersinmez olduğunu söyler. Canlılar aynı evrimsel çizgiyi her iki yönde de bir kez daha gidemezler.
DOLPHIN [yunus] Deniz ve nehirlerde yaşayan memelilerden bir grup.
DOLPHINS [yunusbalığıgiller] ® Delphinidae.
DOM (abbrev.) [çözünmüş organik madde] Dissolved Organic Matter.
DOMESTIC (DOMESTICUS) [evcil, evsel].
DOMESTIC SEWAGE [evsel atık su] Evlerden gelen kullanılmış su ve içerdiği maddeler.
DOMESTICUS (DOMESTIC) [evcil, evsel].
DOMINANT [baskın, başat, dominant] 1- Her hangi bir zamanda bir toplulukta sayısı en çok olan tür.
DOMINANT [baskın, başat, dominant] 2- Yumurtlama önceliği olan ve bunu korumaya çalışan erkek balık.
DOMINANT [başat, başat, dominant] 3- Bir hayvanın kendi türünden olup birlikte yaşadığı diğer bireylerle üstünlüğe dayalı olan ilişkisinde mücadeleyle üstün durumada olması. 
DOMINANT [baskın, başat, dominant] 4- Baskın olan, baskın gelen, başat.
DOMINANT YEAR CLASS [baskın yıllık] Balıkçılıkta en çok avlanan yıllık. Bu yıllık balıkçılığın çoğunlukla bir kaç yıl devam eden ürününü (av?ını) oluşturur.
DOOR LEGS [sapan]  ® Backstrop.
DOOR SLING RING [kapı terazisi] ® Shearboard link.
DOOR STROP [sapan]  ® Backstrop.
DOPPLER [Christian Doppler] Avusturyalı matematikçi (1803-1853). Kendi adını taşıyan ve hareket halindeki ses kaynağının gözlemciye yaklaşırken ve uzaklaşırken oluşan frekans değişikliğini bulan bilim adamı.
DORSAL (BACK) [sırt, dorzal] 1- Sırt, sırtla ilgili. Üst kısım.
DORSAL (BACK) [sırt, dorzal] 2- Balığın üst kısmı. Olgun yassı balıklarda üst kısım aslında balığın yan tarafıdır.
DORSAL FIN (BACK-FIN) [sırt yüzgeci, dorzal yüzgeç] Balığın sırtındaki yüzgeç. Yassı balıklarda (Pleuronectidae) anüsün karşısındaki tarafta; Çullukbalığigiller?de (Centriscidae) ise, arka kısım balığın altına döndüğü için, sırt yüzgeci yüzeyin altındadır.
DORSOLATERAL [sırt yanı] Balığın sırtı ile yan tarafının ortasına kadar olan kısmı yani yan tarafın üst kısmı.
DORSONASAL PHOTOPHORE [burunüstü ışıksaçar, dorzonazal fotofor] Myctophidae ailesinde burun deliklerinin üst kısmında, gözlerin önünde bulunan ışık organı.
DOTTED [noktalı] ® Punctuate.
DOTTED DRAGONET [üzgün balığı] ® Callionymus risso.
DOUBLE BEAM TRAWL [çift kirişli trol] İki adet kirişli trolü çeken ya da çekebilen bir tekne.
DOUBLE BOTTOM [dablin] Gemilere konulan ikinci kat sac levha.
DOUBLE CODEND [çifte torba] Sert zeminde çekilen trol ağına, avlanan balıklarının tümünün kaybını önlemek için çift torba bağlanması.
DOUBLE CROPPING [çifte ürün] Akvakültür havuzunda iki ayrı türün bulunması ve bunların aynı zamanda ya da birbirini izleyen süreçlerde ya da ihtiyaç duyulduğunda hasat edilmesidir.
DOUBLE MARK [çatallı halka] ® Double ring.
DOUBLE RING (DOUBLE MARK, DOUBLE ZONE) [çift halka, çatallı halka] Otolit?te birbirine yakın iki halkadır. Aslında yıllık kabul edilen büyüme halkalarının arasında yer alan ikincil bir halka olmasına karşın normal yıllık halka görünümünü de verebilir. Bu halkanın yaş tayininde geçerli halka olarak sayılıp sayılmayacağına halkanın merkeze (çekirdeğe) uzaklığı ile yıllık kabul edilen halkalara olan göreceli uzaklığı dikkate alınarak karar verilir. Bir diğer yöntem ise çekirdek merkezine uzaklık ile balık boyu arasındaki ilişki kullanılarak halkanın başlangıç ve bitişindeki balık boyu geriye hesaplama (sağlay) yöntemiyle hesaplanarak yıllık halka olup olmadığına karar verme şeklinde özetlenebilir.
DOUBLE UP [doblin almak, doblin vermek, tutmak] Bir halatın iki ucu gemide kalacak şekilde sahildeki babaya sarılması.
DOUBLE ZONE [çift halka, çatallı halka] ® Double ring.
DOWNWELLING [dovnveling] Yüzey sularının dibe doğru hareket etmesi.
DRAG SEINE [ığrıp] ® Beach seine.
DRAGONET [üzgün balığı] ® Callionymus lyra.
DRAGONETS [üzgünbalığıgiller] ® Callionymidae.
DRAGUT [Turgut Reis] Genç yaşta Barbaros Hayreddin?e katılan ve uzun süre Akdenizde korsanlıktan sonra kaptanıderya olan Türk denizci (1485 Menteşe-Muğla, 1565 Malta). Venediğe tutsak düştü. Dört yıl forsa olarak kürek çekti fakat Barbaros tarafından kurtarıldı. Preveze deniz savaşında başarı gösterdi. Birçok deniz seferine katıldı. Kanuni Sultan Süleyman zamanında Trablusgarp beylerbeyi ve kaptanıderya oldu. Malta kuşatmasında şehit düştü.
DRAIN BOX (OUTLET BOX, MONK, WEIR) [savak] Su akışını başka yöne çevirmek ya da fazla suyu akıtmak (yani balık çiftlikçiliğinde sabit bir debi sağlamak ve su yüksekliğini ayarlama ve korumak) için konulan düzen.
DRAINAGE BASIN [su toplama havzası, drenaj havzası] Bir nehir sisteminde nehir sularının toplandığı (birim) alan.
DRAW NET [ığrıp] ® Beach seine.
DREDGE [ağlıkızak, drec] Taban organizmalarının örneklemesinde kullanılan torba ağlı bir çeşit deniz kızağı.
DREDGING [tarama] Sığlaşan liman ağzı ya da limanın derinleştirilmesi işi ve işlemi.
DRIED-UP POND [kurutulmuş havuz] Suyu tamamıyla boşaltılmış ve tabanı ekip biçmede kullanılan havuz. Bu işlem havuzun yeniden suyla doldurulması halinde havuzu akvakültür için daha verimli yapmaktadır.
DRIFT [sürüklenme] Su akıntısıyla taşınma.
DRIFT FISHING [sürüklenme balıkçılığı] Suda yüzebilen bir seri solungaç vb ağla yapılan avcılık
DRIFT NET [sürüklenme ağı] Sabit bir yere bağlanmamış olup yüzen solungaç, fanyalı vb ağ. Bu ağlar kaybolduklarında da avlamaya devam etmeleri ve balık ölümlerine yol açmaları nedeniyle yasaklanmış olup hayalet ya da hortlak ağ (ghost net) olarak da anılmaktadırlar. Okyanuslarda bu tip ağların en büyükleri 50 km uzunluğunda olabilmektedir.
DRIVE-IN FISHERY [voli balıkçılığı] Aslında başka türlü balık avcılığı yapılamayan kayalık ve resif alanlarında balıkları ses çıkartarak korkutmak suretiyle ağa yakalanmasını temel alan bir balıkçılık şeklidir. Voli?de tekne tabanına tokmak benzeri malzemeyle vurmak suretiyle tok bir ses çıkartılmaktadır.
DROMUS [hareket eden, dromous] Koşma, akıntı. Hareket eden.
DROP KEEL [salma] Salma omurga?da denmektedir. Teknelerin altına dengeleyici olarak konulan ek.
DRUM BUOY [davul şamandıra] Silindir şeklindeki şamandıra.
DRUMS & CROAKERS [gölgebalığıgiller] ® Sciaenidae.
DRY DEPOSITION [kuru çökelme] Atmosferde askıda bulunan ince taneciklerin yer çekimi etkisiyle yeryüzüne çökelmesi.
DRY ICE [kuru buz] Donmuş, katı karbondioksit.
DSİ  (abbrev.)  [Devlet Su İşleri] ® State Hyrdoilic Woks, SHW.
DSL (abbrev.) [derin saçılma tabakası] ® Deep scattering layer.
DUAL PURPOSE TRAWL [çift amaçlı trol] Hem tabanda hemde tabanın üstünde kullanılabilen trol.
DUAL PURPOSE VESSEL [çift amaçlı tekne] İki farklı av aracını kullanmak üzere yapılmış tekne. Örnek, trol ve gırgır.
DUBISCH POND [dubiş havuzu] Sazanların yumurtlaması için oluşturulmuş havuz. Havuz tabanında yaklaşık 40 cm kadar ot büyüdükten sonra ot boyu kadar havuza su doldurulur.
DUCTUS PNEUMATICUS [pnömatik kanal] ® Pneumatic duct.
DUGONG DUGONG [deniz ineği, dugong] Bir deniz memelisidir. Boyu 3 m?den küçüktür. Adı Malezya dilinden gelmektedir. Sığ sularda yaşar. Deniz çayırları ile beslenir. Uzun ömürlü, yavaş çoğalan canlıdır. Bu nedenle de soyu tehdit altındadır.
DUGONGS [deniz inekleri] ® Dugong dugong.
DUMPING SITE [çöplük] Çöp ve benzeri başka türlü kullanımı olmayan tarama maddesi vb katı atıkların bırakıldığı alan ya da yer.
DUROPHAGUS [durofaj] Midyeler gibi sert maddeyle kaplı besini yiyenler. Örnek; Chimaeridae.
DUSK [alacakaranlık] Güneşin batmasından karanlık çökmesine kadar geçen zaman dilimi.
DUSKY GROUPER (?) [sarıhani, orfoz balığı, taş hanisi, orfoz] ® Epinephelus marginatus.
DUSKY SPINEFOOT [çarpan, esmer sokar, sokan, tavşan balığı] ® Siganus luridus.
DUSSUMIERIA ACUTA (RAINBOW SARDINE) [?] Balıkçılığı çok önemlidir. Boyu TL=25 cm olabilen yüzüzcü (pelajik) balıktır ve 10-20 m derinliklerde bulunur. Hint Okyanusu-Büyük Okyanus kökenlidir. Çoğu kez Dussumeria elopsoides ile karıştırılmaktadır.
DUSSUMIERIA ELOPSOIDES (SLENDER RAINBOW SARDINE) [Hint sardalyası] Balıkçılığı önemsizdir. Boyu TL=25 cm olabilir. 0-50 metre derinliklerde rastlanır. Çoğu kez Dussumieria acuta ile karıştırılmaktadır.
DUST [toz] Havada serbest dolaşan parçacıklar.
DWT (abbrev.) [detveyt] ® Dead Weight Ton.
DYNAMIC [devingen] Hareketli, hareket eden.
DYNAMIC OCEANOGRAPHY [dinamik oseanografya] Su kütlelerinin oluşumu, kaynak bölgeleri, hareketleri ve devingen (dinamik) yapısını inceler.
DYNAMITE FISHING [dinamit avcılığı] Genelde başka türlü avlanılamayan resif alanlarında, özelde ise balık bulunan bütün sularda patlayıcı kullanılarak bayıltılan ve yüzeye vuran balıkların toplanmasıyla yapılan yasak balık avcılığı şekli.
DYS- (prefix) [dis-] Kötü, dengesiz anlamındadır.
DYSPHOTIC ZONE [disfotik kuşak] Özümseme için yeterince ışık olmayan 75-200 m derinliklerdeki su kütlesi tabakası.
DYSTROPHIC (DISTROPHIC) [distrofik] Soğuk iklim bölgesinde olup üretimi, özümleme yeteneği yani bitkisel planktonu ile Ca, P ve N?ın kıt (çok az) olduğu, CO2?ce zengin hipolimniyonunda az oksijen bulunan göl.
DYSTROPHIC LAKES [distrofik göller] Yoğun hümik madde (humus) içeren suyu kahverengiye çalan göller. Bu göllerde geleneksel anlamda üretkenliğin az (oligotrofik) olduğu ileri sürülmekteyse de suyunun renginin esmer olması bu göllerin berrak sulu göllerden daha üretken olduğu (balık az olsa da en azından bakeriyel üretimin yüksek olduğu) bir gerçektir.
 
 

Yukarı